23 Temmuz 2009 Perşembe

MERHABALARRRRR :)))

Merhaba canlarımm, ben geldim. Ama yarın geri gidiyorum. 1 günlüğüne geldim Adana'ya. Yarın yine Mersin yazlık yollarına düşeceğim. Tatil iyi gidiyor. Dinleniyorum bol bol. Yürüyorum, yüzüyorum hergün.

:))))) Kumsaldan ben...

Balkondan sizler için bir fotograf...


Yürüyüş yolumuz :)

İstediğim formuma kavuştum. Hafiftende bronzlaştım :) Çok fazla kararmamaya dikkat ediyorum.
Çok fazla kitap okuyorum. Kitap dayanmıyor bana. V.C Andrews'in 4 kitabı bitti. Çatı, Çatıdaki Rüzgar, Gazap Tohumları ve Çatıdaki Dikenler.

Hepside çok güzeldi. Şimdide Canan Tan'ın 'En Son Yürekler Ölür' kitabına başladım. Güzel gidiyor.

İş konusuna gelince hala kafama uygun biryer bulamadım. Sanırım bu yıl oturup gerçekten KPSS çalışıp devlete gidecem. Bu özellerden bıktım.


Aşk diyelim. O da ne :) Bildiğiniz o aşk BİTTİ. Yazılarımdan anlamışsınızdır. Hayatta malesef birkez daha hayal kırıklığına uğradım. Umarım bu son olur. Ne oldu neden bitti derseniz inan onun cevabını ben bile bilmiyorum. Sadece bitti işte. Ama çok iyiyim. Toparlandım. Yalnızım ve tatilin tadını çıkarıyorum...

Yeni bir haber daha. Yeniden teyze oluyorumm :)) İkiz yeğenlerimden sonra 1 yeğenim daha oluyor Allah'ın izniyle.


Hergün 1,5 saat tempolu bir şekilde yürüyüşüm var. Akşam 19:00-20:30 arası. İş yerinden en yakın arkadaşım bizim yan yazlık sitede. Onunla vakit geçiriyoruz çoğu zaman. Birde kuzenim geliyor sık sık. Sıkılmıyorum hiç.

Bizim buraların meşhur bici bici ve sıkma gözlemeleride yürüyüş yolu boyu heryerde. Millet bir yandan yürüyor bir yandan yiyor :))

Benden şimdilik bu kadar. Beni çok çok özleyin. Ben sizleri çok özledim. Yarın yeniden gidiyorum.
KENDİNİZE İYİ BAKIN.
SEVGİYLE KALIN...

13 Temmuz 2009 Pazartesi

KENDİNE İYİ BAK...

‘’Kendine iyi bak’’ bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman.
O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...

"Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım.
Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.

Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım.

Kendine iyi bak ve beni düşünme. Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.

Kendine iyi bak. Aramızda geçen herşeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle başbaşa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum.""

"Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalıyıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine Kendine İyi Bak gözleriyle ayrılırlar.
Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar. Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar.
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez Kendine İyi Bak derler ve giderler. Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.

Kendine iyi bak derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek.

"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler. Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için.

Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın. Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, "kendine iyi bak" derler ve giderler.
Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler. Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler.
Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler.
"Bitti" diyemedikleri için, "kendine iyi bak" derler.
"Kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler.
"Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
"Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler.
Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.

Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin. Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin.

"Kendine iyi bak" deme bana. Nokta koyma. Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem. Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak, aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı?
Sahiden..., gitmesen olmaz mı?
Bitmesek olmaz mı?...
Peki o zaman.
Senin istediğin gibi olsun.
Öyleyse...
Sen de "KENDİNE İYİ BAK."
HOŞÇAKAL...