30 Nisan 2008 Çarşamba

Doğum Tarihine Göre Çiçek Falınız

1 Ocak - 10 Ocak tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: SARI GENTİYAN

Sıcak yazı simgeleyen gizemli bir çiçektir. Dağ çayırlarında yetişir. Karaktere gizem katmaktadır. İçe kapanıklık ve suskunluğun nedeni basit bir çekingenlik de olabilir. Bu simgede doğan insan inatla amaçlarına ulaşır. Soğuk havalarda sağlığına dikkat etmelidir.

11 Ocak - 20 Ocak tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: DEVE DİKENİ
O hiç kimsenin dikkatini çekmez. Bu nedenle o sürekli kendi kendiyle uğraşır. Bu karakteri deve dikeninin gerçek kişiliğinin saklanmasına neden olur ve insanlar onun bir önemli özelliğini iyi kalpliliğini fark etmezler. O iyi bir dosttur ve ailesine düşkündür. Çok çalışkandır. Verilen bütün işleri yerine getirir. Ama çok çalışmak bir yana sağlığına dikkat edip, dinlenmesini de bilmelidir. Bu insanlarda hipertansiyon görülebilir.

21 Ocak - 31 Ocak tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: ÖLMEZ ÇİÇEK

Bu insan ciddi birisidir. Modayı yakından takip eder. Çekiciliği ile etrafındakileri kıskandırabilir. Enerji dolu olduğu için zorluklarla başa çıkabilir ve kötü niyetli insanlarla savaşıp onları yenebilir.

1 Şubat - 10 Şubat tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: ÖKSE OTU
Bu işaretin bayanı aşırı meraklı ve hafif hareketleri ile dikkat çeker. İnsanları baştan çıkarmak onlar için en basit iştir. Bu işaret altında doğan erkekler spor, vücut geliştirme, karate, tenisle uğraşarak popülariteye ulaşırlar. Ayrıca, bu insanlar sporla uğraştıkları için sağlıklı olur ve kolay hastalanmazlar.

11 Şubat - 19 Şubat tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: GÜZELAVRATOTU

Bu işarette doğan kadınlar gerçek güzeldirler. Aynı zamanda ciddiyetlerini korurlar. Onlara yaklaşmak kolay bir iş sayılmaz. Erkekler yakışıklı olmasalar da usanmadan çalışırlar. Bu şekilde amaçlarına ulaşmasını da iyi bilirler.

20 Şubat - 28 Şubat tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: KÜSTÜMOTU (mimoza)

Bu insanlar hassasiyetleri ile diğerlerinden seçilirler. Mimoza insanı yaptığı iş değerini bulamazsa gerçekten acı çeker. Bu insan ona verilen işi neyin pahasına olursa olsun yerine getirir. Bu yolda gerekirse kendi sağlığını feda eder. Ama sonuç olarak da bir değerlendirme, bir aferin duyma ihtiyacı hisseder. Kalp krizi ve ülser kaçınılmaz hastalıklardandır.

1 Mart - 10 Mart tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: HAŞHAŞ
Onun güzelliği herkesi büyüler. Bu insanın ağına yakalanmak kolay, oradan çıkmak oldukça zordur. Onun yolu çok engebelidir. Haşhaş insanı kendi güçlerine inanmalıdır, ancak bu şekilde başarılı olur. Et yemeklerinden uzak durması tavsiye edilir. Sebzeler onun için vitamin kaynağı ve iyi moral deposudur.

11 Mart - 20 Mart tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: ZAMBAK

Zarif bir insandır. Zambak bir ay çiçeği olduğu için, sırları ancak yarım ay olduğu zaman ortaya çıkar. Her şeye rağmen Zambak nasıl mutlu olacağını iyi bilir.

21 Mart - 31 Mart tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: YÜKSÜKOTU

Bu işaretin sarı ve solgun çiçeklerine rağmen, bu işareti taşıyan insanlar kararlı bir kişiliğe sahiptirler. Kafaları bir makine kadar hızlı ve dakik çalışır. Yaşamın en zor dönemlerinde bile hızlı bir çözüm bulmak onlar için zor değildir. Hiçbir zaman kendilerini kaybetmezler. Bir az sinirlidirler. Baş ağrıları çekebilirler.

1 Nisan - 10 Nisan tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: MANOLYA


Dürüsttür, her zaman birinci olma isteği en belirgin özelliğidir. Sosyal ilişkilerinde başarılı sayılmaz. Çünkü insanların tavsiye ve önerilerine asla kulak asmaz.

11 Nisan - 20 Nisan tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: ORTANCA

O iyi kalplidir, cömerttir. Bazen fazla iyi davranır, elinde ne varsa hepsini çevresindekilere vermeye çalışır. Bu huyu bazen yakınları tarafından iyi karşılanmaz.

21 Nisan - 30 Nisan tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: DAHLİA

O azamici bir kişilik taşımaktadır ve bu huyu amaçlarına ulaşmakta onu engelleyebilir. Dahlia insanı başkalarından çok kendine ve kendi gücüne güvenmelidir. Bu durum sadece iş için değil, özel hayatında da geçerli olabilir.

1 Mayıs - 10 Mayıs tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: İNCİ ÇİÇEĞİ

Cömert ve iyi kalplidir. Menfaatçi insanlar tarafından acımasızca kullanılmaya yatkındır. İnci çiçeği kadınına iyi bir koruyucu gerekebilir. İş konusunda bu insanlar fazla sorunlar yaşamamaktadırlar. Ani değişiklikler sinirlerini olumsuz etkileyebilir.
11 Mayıs - 21 Mayıs tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: SEMİZOTU

Kolay güvenemeyen, tehlikelerden sakınan, her zaman darbe bekleyen, hatta sevdiği insana karşı bile dikkatli ve tedbirli olan bir insandır. Semiz insanı ile işte de, evde de geçinmek zordur. Özellikle de aşkta çekilmez olabilirler. Onlardan uzak durmak en kolayıdır.
22 Mayıs - 31 Mayıs tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: PAPATYA



Bu gelenekseldir: seviyor-sevmiyor. İnsanlar tarafından zor anlaşılsa da onları kendine çekmeyi başarmıştır. Güzel bir dış görünüşe sahip olmalarına rağmen bu insanlar, yaşamlarını rekabet uğruna masa başında geçirmeye hazırdırlar. İş tutkularının nedeni spora olan merakları da olabilir.
1 Haziran - 11 Haziran tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: ÇANÇİÇEĞİ

Sabit karakterlidir. Her hangi bir değişiklik onu korkutabilir, üzebilir. İyi bir aile ve iyi bir iş sahibi olursa bu kişiliği yüzünden fazla zarar görmez. En sevdiği ulaşım aracı, örneğin iş gezileri için tercih edebileceği araç trendir. Uçak mı? Asla!

12 Haziran - 21 Haziran tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: KRİZANTEM

Sakin ve sessizdir, evde oturmayı sever, tedbirlidir, gözlemcidir. Olaylarda dedikoduculuk rolünü üstlenmeye bayılır. Amaçlarına ulaşır.

22 Haziran - 1 Temmuz tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: LALE

Lale erkeği şüphesiz Don Juan'dır. Hiçbir şeyi umursamaz. Lale kadını enerjiktir. Kendine güveni sonsuzdur. Bu kadınların eşleri mutsuz olurlar.
2 Temmuz - 12 Temmuz tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: NİLÜFER

Su, hava ve toprak - üçü bir arada. Çok değişken bir kişiliğe sahiptir. Yaşam onun için kolaydır. Zorlukların üstesinden gelir. Sıkıntılarından çabuk kurtulabilir.

13 Temmuz - 23 Temmuz tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: MENEKŞE

Herkesin gözleri onun üzerindedir. Genelde gölgede saklanır. Ama gerekirse güneşe çıkar ve ihtiyacı olan şeyi elde eder. Hafife alınmamalıdır!

24 Temmuz - 2 Ağustos tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: YABAN GÜLÜ

Dikenlidir. Çıplak elle tutulamaz. Tabii bu dikenler onun iyi korunmasını sağlar. Kendini iyi savunur ve koşullara ayak uydurmasını bilir.

3 Ağustos - 12 Ağustos tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: AYÇİÇEĞİ
Kendi yerini güneşin altında bulmuştur. Başarılar onun gözlerini kapatamaz.

13 Ağustos - 23 Ağustos tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: GÜL

Güllerin kralıdır. Başka insanlar her zaman gül insanını kıskanırlar. Onun aleyhine entrikalar düzenlenir, onu yerinden koparmak için planlar yapılır, komplolar kurulur. Gül hatalı değildir. Ama bütün zamanlarda kendi erişilmezliğini korumak güçtür. Sağlığına dikkat etmeli ve fazla yorulmamalıdır.

24 Ağustos - 2 Eylül tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: HEZAREN (delphinium)

Kendine sert davranır, yabancılara ise tolerans tanır. Çok zeki olduğu söylenemez. Bu nedenle zorluklarla karşılaşabilir. Kendine uzatılan yardım elini kabul etmelidir.

3 Eylül - 11 Eylül tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: KARANFİL


Karanfil insanı çok sabit fikirlidir. Çevresindekiler bundan rahatsızlık duyabilirler. Ama o yenilmezdir, her zaman doğru yolu seçer ve inatla yolunda durmaya devam eder.

12 Eylül - 22 Eylül tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: SARAY PATI (aster)

Saray patı sonbaharın hüzün ve kederini kapatmaya çalışır. Saray patı insanı etrafına neşe saçar. Maalesef bazen insanları neşelendirmekle gecikir. Bu insanlar iyi yönetici olabilirler.
23 Eylül - 3 Ekim tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: FUNDA
Bu insanlar zarafetleri ile dikkat çekerler. Onlar işlerinde uzmandırlar. Kendi altın ellerinin değerini bilirler. Funda iyi bir dosttur. Arkadaşını kötü günde yalnız bırakmaz.

4 Ekim - 13 Ekim tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: KAMELYA (Japon gülü)

Hoş bir dış görünüşe sahiptir. Sakin ama korkusuzdur. Hareketlerinde çocuksuluk sezinlenir. Sanata yatkınlıkları vardır.
14 Ekim - 23 Ekim tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: LEYLAK

Leylak şafağın, tazeliğin, gençliğin simgesidir. Çalışkan bir insan olan Leylak başkalarına da yardım etmekten zevk alır. Kıskanç iş arkadaşların dikkate almamalıdır.

24 Ekim - 2 Kasım tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: FREESİA

Korkusuz, inatçı kişilikleri bazen zarar verebilir. Bu işaretin insanları çok sevimli ve sempatik olurlar. Bu sayede işlerinde de ilerleme gösterirler. Bir az diplomatik davranmalıdırlar.
3 Kasım - 12 Kasım tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: ORKİDE


Orkide insanı gizemli ve anlaşılmaz kişiliği ile dikkat çeker. Şüphecidirler. Çevrelerindeki insanlara karşı dikkatli yaklaşırlar. Sabırla, çalışarak istediklerini adım adım elde ederler.

13 Kasım - 22 Kasım tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: PEONY
Peony insanı sağlığı için endişelenmeyebilir. Her koşula dayanıklıdır. Tabii işinde çok çalıştığı zamanlarda ara vermeli, dinlenmelidir. Bir az daha tutumlu olmalıdır. Ve planlarında savurgan davranmamayı öğrenmelidir.

23 Kasım - 2 Aralık tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: GLAYÖL (Gladiolus)
Glayöl insanı özel yetenekleri ile diğerlerinden farklı olmasa da, çok çalışkan ve başarılıdır. İyi yönetilirse çok şey elde edebilir. Ancak kendini övmekten hoşlanır.

3 Aralık - 12 Aralık tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: KEKLİK OTU
Sıcağın sembolüdür. Tazeliği ve rüzgarı sever. Dikkat merkezinde olmaya bayılır. Maymun iştahlılığı ile bazen sınırları geçebilir. İşte bir eleştiri alırsa hemen savunmaya geçer ve sıyrılmayı başarır.

13 Aralık - 22 Aralık tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: LOTUS

Temizlik sembolüdür. Asya insanları için çok şey ifade eder. Buralarda sadece egzotik açıdan değerlendirilir. Lotus insanı zevklidir, amaçlarına kolay ulaşır. İnsanlarla ilişkilerinde daha esnek davranmalıdır.

23 Aralık - 31 Aralık tarihlerinde doğanlar: Çiçeğiniz: AKÇA

Bu işaret altında doğan insanlar iyi arkadaş, dost olurlar. Güvenilirdirler. Sakin ve öfkelenmeyen kişilikleri var. Onları kızdırmak zordur.

28 Nisan 2008 Pazartesi

HEM İYİ HEM KÖTÜ BİR HAFTA SONU...

Bu hafta sonu hem iyi geçti hem kötü. Cumartesi günü canım arkadaşımın düğünü vardı. Düğün şehir dışındaydı ama bizim buradan 45 dk uzaklıkta. Çok uzak değil yani.

Bir arkadaşla gitmeye karar verdik. Arkadaşımın da akşam dersi ancak 20.30 da bitti. Koşuşturmalı bir şekilde gelip beni alması ve düğüne gitmemiz 21.30’u buldu.

Ama arkadaşımın öyle beyaz gelinlikler içinde görünce tüm koşuşturmamı unuttum. Peri kızları gibi olmuştum canım arkadaşım. Çok duygulandım. Gözlerim doldu. Çok güzel olmuştu. Ben düğünlerde hep öyle duygulanırım nedense.

Geçen sene aynı iş yerinde çalışan bir öğretmen arkadaşım kendisi. Sonra ikimiz de çalıştığımız kurumla bu yıl için anlaşamadık. Uzun zamandır göremiyordum. Çok özlemişim. Salona girdiğimde arkadaşım pistte eşiyle dans ediyordu. Beni görünce bıraktı dansı falan. Hemen yanına gittim. Biz salonun ortasında öyle bir sarıldık ki herkes bu geline sarılan kız kim diye beni inceliyordu :)))

Arkadaşım biraz fazla süslüdür. Sarılıp kucaklaşmamızın ardından ilk lafı şu oldu. Nasılım dedi ve şöyle gelinliğiyle döndü :))) Gelinliğim nasıl, şu nasıl bu nasıl derken birden gülmeye başladık :))) Konuştuğumuz şeylere bak yaa düğünümde dedi :))) Ayakkabısının altına ismimi yazmış :)))

İyice sürtüyorum ki ayağımı yere ilk silinen senin ismin olsun dedi. Arkadaşım âlem kızdır.
Umarım birgün bende öyle mutlu bir gelin olurum :)
Bende çok şıktım o gece :)) Düğün yemekliydi. Arkadaşlar bir yandan yiyor bir yandan yediklerini eritir derecesinde göbek atıyorlardı :) Ben pek oynayamadım.


Orada bir baş dönmesi başladı bende. Etrafa pek çaktırmamaya çalıştım ama ne olduğunu anlayamadım.
Sanırım kaç günün yorgunluğu ve stresten oldu.
Sonra düğün bitti eve geldim ve hemen yattım. Sabah uyandım hala dönüyor başım derken dün tüm gün sürekli yattım. Arada bir yatmaktan sıkılıp bilgisayar başına geçtim ama daha kötü oldu.
Bu sabah daha iyi uyandım. Şimdi daha iyiceyim çok şükür.
İşte böyle hem iyi hem hasta geçirdiğim bir hafta sonu oldu.

HERKESE İYİ HAFTALAR DİLİYORUM.

SEVGİYLE KALIN...

27 Nisan 2008 Pazar

SİZ SİZ OLUN...

Hayatınız da varolan şeyleri bir önem sırasına koysanız birinciliği ne alır?
Ne olabilir vazgeçemediğiniz şey?

İşiniz?

Paranız?

Sevgiliniz?

Aileniz?

Hangisi?

Bu soruyu yanıtladıysanız ikincisi geliyor...

Siz olmasaydınız bu sıraladıklarınızın ne önemi olurdu?

Hayatınızı nasıl yaşarsınız yaşayın, kime ya da nelere yer verirseniz verin her zaman öncelik kendinizin olmalı.

Düşünün, hayatınızdaki her şey aslında sizi mutlu etmek için var.

O halde kendinizi önemsemelisiniz.

Ben, bencillikten söz etmiyorum.

Aşırı egodan söz etmiyorum.

Ben, insanın kendisine yeteri kadar önem vermediğini düşünüyorum sadece.

Kendiniz için yapacağınız her şey sizi mutlu edecek.

Dolayısıyla bu mutluluk çevrenizdeki herkesi olumlu yönde etkileyecek.

Sizin mutluluğunuz, onların da mutlu olmasını sağlayacak.

Her zaman siz olun, olmak istediğiniz kişi olun.

Başka rollere bürünmeyin, başka insanların dayattığı hayatları yaşamayın.

Çünkü sizin bir tek hayatınız var.

Ve o size ait...

Hayatınızı mutlu ya da mutsuz kılmak sizin elinizde.

Hayat size acı olaylar yaşatsa bile geleceğe dair umudunuz hep olsun.

Yapmak istediklerinizi yapın, hayallerinizi olanaklarınızın elverdiği ölçüde hayata geçirin.

Tanrının size verdiği yaşama şansını, yine onun sunduğu nimetlerle süsleyin.

Ve hayatınızda aşka her zaman; ama her zaman yer verin.

Geçmişteki kalp kırıklıklarını bir yana bırakın artık, hep ileriye, her zaman ileriye bakın.

İnsan olmak böyle bir şey çünkü...

23 Nisan 2008 Çarşamba

HAYATA UMUTLA BAKMAK

Son zamanlar da beni üzen şeyler oldu. Ama dün gece çok düşündüm. Ve artık karamsar olmamaya karar verdim. Hayatım da bazı şeyler beni üzse de elimden bir şey gelmiyor. Yapacak bir şey yoksa hayatı zamana bırakmaktan ya da hayırlısını beklemekten başka çare yoktur. Bir şeyi çok istiyorsam ve olmuyorsa da mutlaka böylesi hayırlıdır ve Rabbim böyle uygun görmüş diyeceğim. Hayatta bazen üzücü şeyler yaşasakta herşeye rağmen şükretmemiz gerek...Hayat bazen çok zor gelse de zor olmayan hiçbirşey yoktur, sabret diyeceğim. Hayatta yapmak istediğim çok şey var çünkü, bunlara ancak umut ederek ulaşabilirim.
Hayata karamsar bakınca çekilmez hale geliyor. Her şeye rağmen yaşamak güzel diyeceğim bundan sonra. Bazen üzülsem, gözyaşı döksem de yine de gülümsemesini bileceğim hayata. Kendime artık daha fazla zaman harcayacağım. Zaman geçip gidiyor ve bu yılların bir daha elime geçmeyeceğinin farkına vardım belki de. Çok duygusal bir insan olduğum için olaylardan çabuk etkileniyorum. Ama bu bana çok zarar veriyor.

Artık olaylara elimden geldiğince daha az duygusal açıdan bakmaya çalışacağım :))) İnanıyorum o zaman hayatımda her şey daha güzel olacak. Belki de bu benim elimde. Yaşamak istediğim hayatı yaşamam gerek. En başta kendim için ve sevdiklerim için umut dolu olmam gerekli.

HAYAT GEÇİP GİDİYOR, KİMİN NE ZAMAN BU HAYATA VEDA EDECEĞİ BİLİNMİYOR. O YÜZDEN HAYATI EN İYİ ŞEKİLDE UMUT DOLU YAŞAMAYA ÇALIŞALIM. EN AZINDAN ELİMİZDEN GELDİĞİNCE.
HAYAT HERŞEYE RAĞMEN GÜZEL…


SEVGİYLE VE UMUTLA KALIN... :)

21 Nisan 2008 Pazartesi

HOŞGELDİM ARKADAŞIM :)

Bu hafta sonu çok hareketli, çok yorucu hemde çok güzel geçti :)
Cumartesi günü Mersin'e gittim. Tatlı Şurubum canım arkadaşım Aylin'nin konuğu oldum :) Çok sevimli, çok şeker, çok güleç, çok güzel, çok konuşkan, çok misafirperver canım arkadaşım. Çok sevdim kendisini. O tatlı güler yüzüyle karşıladı beni. Çok güzel bir evi var. Çok zevkli. Bana neler hazırlamış neler. Süperdi herşey resimde gördüğünüz gibi.
İlk konuğu ben oldum yeni evinde. Çok mutlu oldum. Çok şeker tatlı oğluşunu da görmüş oldum. Buluşuruzda resim çekilmez olurmuyuz. Tam bir komediydim yalnız. Nasıl poz versem diye şekilden şekile girdim :)) Eee malum gizimi korumam gerekliydi :) Sonunda böyle bir poz verdik işte :) Arkası dönük olan benim :))

Canım Aylin'cim herşey için teşekkürler. İyi ki seni tanıdım. Bundan sonra çok güzel paylaşımlar için de olacağımıza eminim. Akşam üstü Aylin ve eşi beni ablama bıraktılar. Cumartesi gecesi Ankara yolculuğum vardı. Bir kolejin öğretmen alımları için açtığı sınava girmek için. Gece 00:00 de başlayan yolculuğum toplam 7 saat sürdü. Sabah 7:00 gibi vardım Ankara'ya. Çok kötü bir yolculuktu. Hiç uyuyamadım. O uykusuzlukla sınava girdim. Ayağımı Ankara'ya bastığımda herşey çok güzeldi. Tüm uykusuzluğumu unutmuştum. Çok kısıtlı vaktim vardı. Dakikaları saydım resmen tüm uykusuzluğuma rağmen herşey çok güzeldi.

Öğlen 13:00 otobüsüyle geri döndüm Ankara'dan. Ve yine 7 saat yol. Anlayacağınız aynı gün içinde toplam 14 saat yol gittim. Akşam 20:30 gibi indim otobüsten. O kadar yorgundum ki anlatamam. Ablama gittim. Gece deliksiz uyumuşum. Bugün öğlen evime döndüm artık :) Yani bu 2 gün içinde bayağı bir yolculuk yaptım.

Çok güzel bir hafta sonuydu.

SEVGİYLE KALIN HEPİNİZ...

17 Nisan 2008 Perşembe

PASTA ŞENLİĞİ :)

Merhaba Dostlarım. Bugün yoğun bir gün geçiriyorum :) Anneannemin burda olmasından dolayı 15 gündür ev sürekli misafirlerle dolup taşıyor. Ama bugün ki misafirler hepsine bedel. Her 15 güne bir akrabalar bir araya toplanıyor. Anneannem bizde diye bu sefer bizde toplanmaya karar verdiler. Dünden başladık annemle hazırlığımıza. Bugün sabah 6'da kalktım ancak bitti hazırlığımız. Nefis oldu herşey. Sanırım bir 15 kişi var gelecek misafir. Biraz sonra ev dolup taşacak. Birde hepsi çok neşeli insanlardır. Bugün kahkaha eksik olmayacak evimizden:)
Toplam 6 çeşit pasta yaptık.

HAVUÇLU CEZERYE


KARA KIZ KEK

DERE OTLU PEYNİRLİ PASTA
MİDYE BÖREĞİ


DAMLA ÇİKOLATALI MISIR GEVREKLİ KURABİYE


PEYNİRLİ PİDE


Nasıllar :))))))

Hepsinin tarifini yazmanın zor olacağını düşündüm. Olur da birini gözünüze kestirirseniz tarifini hemen veririm :)

Misafirler geldi. Ben kaçtım :)

SEVGİYLE VE AFİYETLE KALIN HEPİNİZ...