27 Aralık 2010 Pazartesi

EKSİK



Omzumda başın eksik,Yatağımda kokun
Tenimde tenin eksik,Gelde bir dokun
Gecelerden uykum eksik,Yüzde tebessüm
Elimde elin eksik,Yaşlı hep gözüm

Ne olur dön geri, sevindirme elleri
Bozdur mühürünü, kara büyüleri
Sensiz olmaz, Sensizlik anlatılmaz
Hep eksik diyorum ya, O bile az…

18 Kasım 2010 Perşembe

HASRETİM...

Zaman dursun isterdim şimdi
Hiç geçmesin saniyeler

Ben öylece kalayım yanında,

Ağlıyorum şimdi nedense

Mutluluktanmı ,

Yoksa 3 gün sonra yeniden hasret çekeceğim için mi?

Havada tek bir bulut yok,

Ama benim içimde fırtınalar kopuyor...

Yanımdayken özlüyorum seni...

Hiç bitmese bu dakikalar,

ve sen hep yanımda kalsan

Sen benim en içten gülüşüm,

Benim iki gözümsün,

Herşeyimsin...

Sende anladım hasreti

Ben sende tattım aşkı sevdayı,

Birini sevmeyi sende öğrendim,

SENİ ÇOK SEVİYORUM...
ŞAFAK:82

7 Kasım 2010 Pazar

ŞİMDİ BURADA OLSAN...

Ne dün, ne bugün, ne de yarın...
Hangi gün kavuşur elim sana?
Hangi gün gözlerin gözlerime değer?
Hangi gün ellerin yüzüme dokunur?
Hangi gün kokunu içime çekerim?
Hangi gün başımda nefesini hissederim?

Bugün'mü? Hayır!
Yarın'mı? Hayır!
Bir gün, Bir 'yarın'...


Adına aşk diyorlar, gelecek diyorlar , Bana Yetmiyor !!!
Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum.
Seviyorum çok seviyorum…


Yüreğimin en güzel yerini alansın,
Gün geçtikçe canımın parçası olup gidensin,
Herşeye rağmen yüzümdeki tebessümümün nedenisin,
Hayallerimsin, Umutlarımsın, Yarınlarmın tek sahibisin,
Mucizemsin, Hasretimsin, Bekledigimsin,


Ve ben:
bir kentin ortasında
çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da yine seviyorum seni...


Ve sen:
Uzaktasın, Yakındasın, Özlenensin, Ama Bugünümdesin, Yarınımdasın...


Her şeyimsin Sen…


SENİ SEVİYORUM...

KAVAK YELLERİ

Çok duygulandım bu sahnede. Şarkıda süperdi. İnsan sevdiğinden uzakta hasret çekerken böyle sahnelerde şarkılarda çok etkiliyor... Güven'e çok üzüldüm yaa o da kızı çok seviyordu ama. Ne olacak şimdi...
Bakalım bundan sonraki bölümlerde ne olacak ?
Sevgiyle kalın...

4 Kasım 2010 Perşembe

KAPINI HER AN ÇALABİLİRİM...

Bugünlerde çok dinlediğim bir parça bu. Aslında yeni keşfettim. Sizde dinleyin bakalım...

NİHAN 'KAPINI HER AN ÇALABİLİRİM'

MUM SÖNMEMELİ...


Nefesimi tutuyorum...
Oturup saatlerce mumdaki alevi seyrediyorum...
Nefesimle ateş titriyor, kalbimin heyecanı gibi,
Mum sönmemeli..

Nefesimi tutuyorum...
Ve yine biranda hayalere dalıyorum...
Seni özlüyorum...
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
Ama ateş hala yanıyor...
Mum sönmemeli...

Hayal kurarken mum yanmalı,
Seni görmeliyim,
Sıcaklığını hissetmeliyim...
Odam mum ışığında daha güzel.
Herşey daha güzel,
Mum sönmemeli...

Senden uzakta olmak çok zor,
Gel bari hayallerimde ol...
Hasret kaldığım SENİ ÇOK ÖZLEDİM...
Özlemin devam ettikçe bu mum sönmemeli...

29 Eylül 2010 Çarşamba

HAFTA SONU SÜPRİZİ :)


Mutlu Ol, İyi Bak Kendine...
Çok heyecanlıyım. Hafta sonu aşkım geliyor. 3 günlüğünede olsa hiç yoktan iyidir diyoruz. İnşallah şu askerlikte tek tip askerliğe dönerde biran önce bitaneme erken kavuşurum hayırlısıyla.

İş yeri tam gaz devam etmekte. Çok yoğun değiliz ama akşam 7:30 larda ancak eve dönüyorum. İş yerim evime yakın olduğu için bu saatte geliyorum yoksa daha geç gelirdim.Bu yıl öğrenci sayısı geçen seneye göre az. Ama hergün yeni kayıtlar geliyor. Giderek çoğalıyoruz. Çoğalmak demek iyi kazanç demek kurucular için ama bizim için çok yorgunluk demek. İ
lerde bizde bir etüt merkezi açmayı düşünüyoruz. Bakalım kısmet tabi. Geçen seneki öğretmenlerden kimse kalmadı benim dışımda. Yeni gelen öğretmenlerde pek kafa dengim değil açıkçası. Ne bileyim ısınamadım. Belki zamanla alışırız birbirimize.

İmaj değişikliğine giriyorum :)) Saçlarımı gölge yaptırıyorum. Sarıya yakın renkli saçlarımı gölgelendireceğim. Biraz değişiklik lazım. 30 yaşındayım 1 kez olsun saçlarıma boya yaptırmadım. Saç rengim gerçekten çok doğal ve güzel. Bozmak istemedim hiç ama ana rengini bozmadan yavaş yavaş oynayalım saçlarımızla :)

Şimdilik benden bu kadar. Hepiniz sevgiyle kalın dostlarım ...

21 Eylül 2010 Salı

ARTIK İŞ ZAMANI...

Artık tatil bitti. İyisiyle, kötüsüyle geride bıraktık tatili. Bu yıl sıradan bir tatildi. Sıcaklar yüzünden evden pek çıkamadım diyebilirim. Yazlık evdeydim ama genelde hep evde :))

KPSS skandalı zaten tüm yazı stres yaptı bize. Eğitim Bilimleri iptal oldu. Yazık değilmi o kadar emeğimize yaaa. Yeniden gireceğiz sınava. Oturup yeniden çalışma zamanı... HAKSIZLIKKKKK....

Bu yıl ki öğrencilerimin hepsiyle henüz tanışamadım ama inşallah üzmezler bu yıl öğretmenlerini. Geçen sene çok hareketli geçti. Tüm afacan öğrenciler bizim Etütteydi sanki...

Birtanemi özlemeye devam ediyorum. Ama işe başlayınca günler daha çabuk geçer diye umuyorum.

Şimdilik benden bu kadar. Tüm öğrencilerimize ve meslektaşım öğretmenlere iyi bir öğretim yılı diliyorum.İşe gitmeliyim şimdi.
Sevgiyle kalın...

12 Eylül 2010 Pazar

HASRET KALDIĞIM...




Rüya gibi 2 gündü....
Hiç bitmesin istedim...
Zaman dursa ve sen hiç geri dönmek zorunda kalmasaydın...
Yine veda zamanı...
Yine içimden birşeyler kopuyor, acıyor...
Sabret bitanem diyorsun değil mi...
Çoğu bitti azı kaldı...
Sadece 5 ay diyorsun yaa...
Artık benim 1 güne tahammülüm kalmadı ki...
Hergeçen gün dayanması daha da zor geliyor.
Sensiz hergeçen gün bana asır gibi geliyor son zamanlarda.
Senin için daha zor biliyorum...
Bencillik ediyorum belki de...
Hani senin bir lafın var yaa...
Sen beni çok sevdiğini söylediğinde ben daha çok seviyorum diyorum yaa...
Ardından sen diyorsun ben daha çok diye...
Sonra yine ben daha çok diyorum :)
Sonra işin içinden çıkamayınca peki sen daha çok sev kızlar herzaman daha çok sever zaten dersin :)
İşte sanırım seni çok daha çok sevdiğim gibi seni çok daha çok özlüyorum...
Hani geldiğin gün dinlediğimiz ve senin çok sevdiğin şarkı Volkan Konak'tan 'Mimoza Çiçeğim'...
Sen gittiğin saatten beri onu dinliyorum...




Bende çok severdim bu şarkıyı sen sevdiğini söylemeden önce ama artık daha çok seviyorum...

Şimdi gözüm yine yollarda, aklım yine uzaklarda, kulağım yine çalan her telefonda birtanem...

SENİ ÇOK AMA DAHA ÇOK SEVİYORUM BİTANEM...

10.09.2010

7 Eylül 2010 Salı

ARTIK ŞİFRELİYORUM BLOGUMU...

Merhabalar, ben geldimm tatilden artık :))
Blogumu ve sizleri çok ihmal ettim biliyorum. En kısa zamanda çok güzel yazılarımla sizlerleyim inşallah. Öncedende belirttiğim gibi blogumu şifreleyeceğimi duyurmuştum. Ama çoğunuzun tatilde olduğunu düşünerek bekledim. Haftaya blogumu şifreleyecem arkadaşlar. Beni takip etmek isteyen arkadaşların bir kısmı yorumlarıyla mail adreslerini yolladılar. Tatilde olanlar, yazımı okumayanlar varsa onlar için birkez daha duyuru yapayım dedim. Blogumu okumaya devam etmek isteyen arkadaşların mail adreslerini bekliyorum. Yorumları yayınlamayacağım merak etmeyin.

Herkesin bayramını şimdiden kutluyorum arkadaşlar. Sevdiklerinizle geçireceğiniz mutlu, sağlıklı, huzurlu bayramlar...
SEYGİYLE KALIN...

5 Ağustos 2010 Perşembe

BUGÜN BENİM DOĞUMGÜNÜM...


Merhabalar herkese, bugün benim doğumgünüm. Kocaman 30 yıl bitti. 30 yaşımı dolduruyorum bugün itibariyle. Yaşlandım mı ne :)
Evet evet yaşlandım :)

Yazlıktayım hala. Hafta başı sanırım dönmem gerekecek Adana'ya.İş yeri aradı çağırdı. Çok sıcak buralar. Heryer kavruluyor gerçi ama Adana- Mersin yanıyor.

Bu hafta KPSS sınav sonuçları açıklanacakmış. Çok meraktayımmmm...


Deniz kumsal herşey hoş güzelde sıcaklar mahvediyor.Özellikle nem çok yüksek.
Şimdi fazla uzun yazamayacağım. İnternet cafedeyim.
Hepiniz Sevgiyle kalın...

29 Temmuz 2010 Perşembe

BEN GELDİM...

Merhabalar, uzun bir ara yazamadım. Tatildeyim.
2 günlüğüne Adana'ya geldim. Haftasonu bitanemin yanına gideceğiz. Çok özledimmmmm. Dolu dolu birgün geçireceğiz inşallah. O yüzden Adana'ya döndüm. Bitanemin özlediği yemekleri yapacağız yarın kayınvalidemle. Sonra yeniden yazlığa geçeceğim.

Tatil nasıl geçiyor derseniz. Bol bol dinleniyorum. Bol bol kitap okuyorum, denize giriyorum, yürüyüş yapıyorum. Sakin bir tatil. Ama dinlenmek güzel oluyor 1 yılın temposundan sonra.

KPSS sınav sonuçları henüz açıklanmadı bakalım kaç puan alacağım...
Hayırlısı.

Arkadaşlar yakında blogumu şifrelemeyi düşünüyorum. Eğer beni takip etmek istiyorsanız mail adreslerinizi yorumlarınızla gönderin. Size davet gönderirim. Merak etmeyin yorumlarınızı asla yayınlamayacağım. İçiniz rahat olsun.

Şimdi uyku zamanı :)

SEVGİYLE KALIN HEPİNİZ...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

ŞİMDİ TATİL ZAMANI...

Üzerimden büyük bir yük kalktı bugün. KPSS'yi atlattık. iyi-kötü geçti işte. Çalışmamın faydasını gördüm. Ama daha fazla çalışsam daha iyi olurdu belkide. Puanların açıklanmasını bekleyeceğiz. Bakalım.

Yarın gidiyorum. İş yerim 1 aydır tatile girmişti zaten. Ben sınav için tatilimi ertelemiştim. Ailem 1 aydır yazlıktalar. Nişanım falanda orada olmuştu çünkü, dönmedi onlar geri. Artık benimde gitme vakitim geldi. Arada gelirim Adana'ya. Zaten Mersin'e gidiyorum.1 saatlik yol.

Çok yorulmuşum bu yıl. İş yeri, KPSS derken yoruldum. İnşallah emeğimizin karşılığını alırız.

İzlediğim hiçbir blog görünmüyor. Kafayı yicem. Sıfır hiçbirinizi göremiyorum. Ne oldu bu bloggere yaa. O günde yorumlar görünmüyordu :((
Düzelir umarım yoksa tek tek ekleyeceğim yeniden.

Şimdi kaç aydır yapmadığım şeyi yapacağım. Uzanacağım, alacağım elime kumandayı veeee TV :) Sonrada fazla sürmez kesin uyurum. Çok yoruldum, hem sabah hem öğleden sonra sınav beni mahvetti.

Hepiniz sevgiyle kalın. Kendinize iyi bakın... BENİ ÖZLEYİN :))

6 Temmuz 2010 Salı

HAMAMBÖCEKLERİİİİ...


Merhabalar herkeseee, bu aralar hiç evden çıkmıyorum . Tek yaptığım KPSS çalışmak. Delirecem. Bütün konular birbirine girmiş durumda. Cumartesi sınav var sonrada yazlığa gideceğim artık tatil yapma zamanı geldi.


Geçtiğimiz hafta sonuda yazlık eve gittim değişiklik olsun diye. 2 günlüğüne. Ordada evden pek çıktım sayılmazz.

Hafta sonu yazlık evde Hamamböceği kabusu geçirdimm. Böcek öldürdüm hiç yapamadığım şey :)

Hem çığlık atıyordum hem böceği ezmeye çalışıyordum. Hala gözümün önünde. Iyyyyyyyy iğrenç. Kocaman bir hamamböceğiydi. Evdekilere seslensem kaçacaktı, tek şansım elime terliği aldığım gibi böceği üzerine abanmaktı :)

Tabi site ayağa kalktı :) Kocaman bıyıkları ve kanatları vardı. Nasıl girdiyse evin içine. Nedense yazlık ev bu aralar böcekler istilasına uğramış durumda. Babamda kaç tane öldürdü hafta sonu o yüzden geceleri korktum üzerime gelecek diye. Kabus gibiydi.

Hamamböceğinden çok korkarımm ve iğrenirim.

Havalar çok sıcak diye istila ettiler evleri. Korkunçççççççççççç...

Şuan fonda çalan şarkıyı 1 haftadır dilime doladım. Evin içinde dinledikçe oynayasım geliyor :) Sanırım kafayı sıyırıyorum ders çalışmaktan :))

Hadi sizde açın sesiniiiiiiiii....

Şimdi derse dönmem lazım. Sevgiyle kalın...

2 Temmuz 2010 Cuma

İYİ Kİ DOĞDUN BİTANEM...

YARIN DOĞUMGÜNÜN BİTANEM.
Canımsın... Kalbimin atışı... Nefesim...Yüzümün gülümseyişi... Birtanem...
Aşkım…
Herşeyim...
Bebeğim...
Sevgilim...
Hayatımın anlamı...

Başıma gelen en güzel şeysin sen...
Sen gözlerimle izlemeye doyamadığım gönül tahtımın tek gerçeği, tek sahibisin. Bunlar sana olan sevgimi anlatmaya yetmez biliyorum...
Zaten seni herkesin bildiği şeylerle ve herkesin anladığı bir dilde ancak bu kadar anlatabiliyorum... Hislerimden geriye kalanı yüreğimde saklı… Ve kalan en süslü en kurulmamış cümlelerimi sadece sana saklıyorum...

Yanımda değilsin bu doğumgününde. Kolay değil,sensiz olmak. Ancak bu sensizliğin bir süreliğine oluşu,teselli dolduruyor yüreğime. Her ne kadar sensizliğe dayanacak bir saniye gücümün olmadığını bilsem de sonunda yanımda olacağını bilmek umutlandırıcı...

Mutlu olsun benim diğer yarım...
İyiki doğmuşsun... İyiki varsın... İyiki benim AŞKımsın...

***********
Doğum günün kutlu olsun


Al bu canım senin olsun

Acıda, tatlıda, gizlide, saklıda

Seninleyim canım
Doğum günün kutlu olsun

Sevdiğim ah sevdiceğim

En kötü gün böyle olsun

Tadım tuzum canım sevgilim
Tanrı bana seni verdi

Ölüm bile ayıramaz ki

Allahım seni verdi

Aşkla dolu yüreğini
Bak bu sana sözüm olsun

Al bu yürek senin olsun

Allahım duamızdır

Mutluluk bizim olsun

********


23 Haziran 2010 Çarşamba

YİNE HASRET :(((((((((

click to zoom

Umudum, herşeyim SENİ ÇOK SEVİYORUM...
Dün gibiydi gelişin...
Geçmesin saatler, dakikalar diyorduk...
Bak geçti bitti bile :(
Bugün yolcu ederken seni dolu dolu geçirdiğimiz 14 günümüz geçti gözümün önünden...
Zor tutuyordum ağlamamak için kendimi...
Söz vermiştim sana ağlamayacaktım...
Sende üzgündün.
Zor bakıyordun yüzüme, kelimeler dönmüyordu dilinden kendine iyi bak derken, bana nasihatlar verirken...
Peronun önünde beklerken ikimizde susmuştuk...
Aynı şeyleri düşünüyorduk.
Yine hasret yine :(((((((((
Ama az kaldı aşkım dedin birden bana.
Aynı şeyi düşündüğümüzü o an anladım işte.
Sonra geldi otobüsün.
Kocaman sarıldım sana...
Ama zor tuttuğum gözyaşlarım o an durmadı işte...
Belli etmemeye çalıştım sana ama otobüse binerken o ağlamamam için yalvarır bakışın kendime getirdi beni...
Sonra otobüsün kaybolana kadar baktım arkandan...
Arabaya binip giderken evime rahatça akıttım gözyaşlarımı.
Önümü bile göremiyordum.
Üstelik yağmurda yağıyordu.
Gökyüzüde ağlıyordu seni gönderdiğine bu şehirden.
Yağmur damlaları ve bu şarkı eşlik etti bana...
ŞİMDİDEN ÖZLEDİM AŞKIM SENİ.
BİTSİN BU HASRET KAVUŞALIM ARTIK.
AZ KALDI DEĞİLMİ AZ KALDI.
BAK ARTIK NİŞANLANDIKTA.
KENDİNE İYİ BAK SEVGİLİM ORALARDA.
GELECEĞİM SENİ GÖRMEYE EN KISA ZAMANDA.
BU SEFER ÇOK ZOR GELDİ BU AYRILIK.
SENİ ÇOK SEVİYORUM ÇOKKKKKKKKKKKKKK...
**************

16 Haziran 2010 Çarşamba

ARTIK NİŞANLIYIZ :)

Merhabalar, uzun zamandır bu mutluluğu bekliyordum ve sonunda evliliğe ilk adımımızı attık :) Artık nişanlıyız.
Nişan törenimizde herşey birarada oldu aslında. İsteme , söz ve nişan. Öncelikle birtanem elinde tam 101 gülle kapıdan girdi. Çok ağırdı taşıyamadım :) Misafirler geçti içeri teker teker. İsteme oldu. Babam verdi tabi :) Sonra yüzüklerimiz takıldı. Takılar takıldı. Yüzüklerimizin kurdelasından bekarlara verdim. Sizlerdende isteyen varmııı :)
Bende 1,5 yıl önce yutmuştum o kurdelalardan :)
Sonrasında şampanya patlattık.
Ardından çok güzel süslenmiş (elbisemin rengindeki çiçeklerle süslenmiş) büyük bir gondolda nefis çikolatalarımdan ikram ettik ikimiz. Arkasından Antep'ten özel olarak getittirdiğimiz baklavalarımız ikram edildi. Nişan öncesi herkes mezeler yaptı getirdi. Sonra o mezeleri afiyetle yedik, içtik, eğlendik.

Çok mutluyduk ikimizde. Ortam çok kalabalıktı o yüzden pek misafirlerle tek tek ilgilenme fırsatımız olmadı.
Gece bittiğinde ayağımdaki çok yüksek ayakkabıları biran önce çıkarma çabasındaydım :)
Ertesi gün ev temizleme işleri tahmin edersiniz ki.
Sizlere kısaca özetlemek istedim mutluluğumu. Çok uzun yazamayacağım şimdilik.
Hepiniz sevgiyle kalın...

5 Haziran 2010 Cumartesi

HERŞEYİMSİN...

Gülümseme nedenimsin. Yüzümden asla gitmeyecek olan tebessümün tek nedenisin. Tek bir dokunuşunla üzüntülerimi, sıkıntıları unutturan bitanemsin.
İşte bu yüzden "MUTLULUĞUMSUN" sen ...

Her sabah gözlerimi açma nedenimsin. Bundan günler sonrasını değil, haftalar sonrasını değil, aylar sonrasını değil, yıllar sonrasını bile düşündürensin. Gelecektede olmazsa olmaz dediğimsin.
İşte bu yüzden "UMUDUMSUN" sen...

Yokluğunda boğulma hissi verensin. Yaşamak için ihtiyacım olansın.
İşte bu yüzden "NEFESİMSİN" sen...

Gözümden bile sakındığımsın . Tırnağın dahi kırılsa canımın yandığısın. Ömrümün sonuna kadar istediğimsin.
İşte bu yüzden "SEVDİĞİMSİN" sen...

Mutluluğumsun , umudumsun, nefesimsin, vazgeçilmezimsin, aşkımsın, sevdiğimsin...
İşte bu yüzden "HERŞEYİMSİN" sen...

SENİ SEVİYORUM...

30 Mayıs 2010 Pazar

ORDAN BURDAN ŞURDAN :)

Sabahtan beri dinlemekten bıkmadığım şarkıyla yazıyorum bu yazımı. Yıldız Usmonova ve Yaşar'dan Seni Severdim...
Bitanemde çok seviyor bu şarkıyı. Son günler daha zor geçiyor. Heyecan sardı heryanımı. Çok özledim üstelik.

Birtaneme internetten gösterdim bugün nişan kıyafetimi, ayakkabımı. Çok beğendi. Tabi üzerimde görünce daha da çok beğenecektir. O gün çok güzel olmalıyım :) Az kaldı...

Bugün çok sıcak Adana. Yandım resmen evin içinde. Klima açsam birtürlü açmasam birtürlü. Dolandım durdum evin içinde.

İş yerim ile önümüzdeki öğretim yılı için anlaşabilecekmiyiz bakalım. Salı günü görüşeceğiz. Umarım istediğim şekilde anlaşırız.

Dün gece Kavak Yellerini biryandan da Eurovision yarışmasını izledim. Manga'yı tebrik ediyorum.
Kavak Yellerinin sezon finali heyecanlı bitti. Temmuzdaymış yeni bölümler. Acaba Efe yeniden mi döndü ve Burak kimi vurdu ???
Bakalım neler olacak. Final müziği çok güzeldi. İlk kez dinledim. Özge Fışkın- Levent Yüksel 'Unutulurmuş'. Güzel şarkıydı.
Şimdi uzun zamandır çalışmadığım dersime biraz çalışayım. Herkese iyi bir hafta diliyorum.
SEVGİYLE KALIN.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

NİŞAN ALIŞVERİŞİ...

Merhabalarrrrr, bugün nihayet içime sinen güzel bir kıyafet aldım. Çok güzel, çok şık bir ayakkabıda aldım. Ayakkabı oldukça yüksek. Nişanlıma uyum sağlamam lazım :) Aramızda boy farkı var :)

Kıyafetim yeşil. Kayınvalidem gözlerine uyum sağlasın dedi. Çok da güzel oldu.
Takılarımızıda hafta içi halledeceğiz hayırlısıyla.

Çok yoruldum bugün. Tatlı yorgunluk bunlar tabi. Şikayetçi olduğumu zannetmeyin. Sabırsızlanıyorum günler geçtikçe. Çok heyecanlıyım. Birtanemide çok özledim zaten.
Şimdilik benden bu kadar. Dinlensem iyi olacak.
Herkese iyi bir haftasonu diliyorum.
SEVGİYLE KALIN...

21 Mayıs 2010 Cuma

SÜPRİZZZZZZZZ :)

Merhabalar, biliyorum çok uzun zamandır ihmal ediyorum blogumu. Ama size süprizimi açıklıyorum. Yakında çiçeğiniz nişanlanıyor :) Evlilik teklifini aldığımdan beri çok heyecanlıyım. 2 yıllık beraberliğimizi artık sade bir törenle resmileştireceğiz.

Nişan hazırlıkları birde iş yerinin yoğunluğu derken bilgisayarımı açmaya hiç fırsat bulamıyorum.

Kafama göre bir kıyafet bulamadım hala :(( Heryere baktım yaa çok sade ya da çok abartı. Nişan yazlık evde olacağı için çok abartı birşey istemiyorum. Mini, şirin, şık bir elbise istediğim. Siyah renk ve beyaz renk hariç. Ama hep siyah ve beyaz var yaaa. İstediğim gibi yok yok yok yok... Bulsamda beden bulamıyorum. Tam mezuniyet zamanı olduğu için abiye kıyafetlerde beden ve model bulma sıkıntısı çekiyorum. Yaaaaa Adana'nın hepsi 36 bedenmiiiiiiiii. Kıyafetlerin hepsini almayın yaa banada bırakınnn...

Kıyafetten sonra ayakkabı ve çanta olayıda var tabi daha. Anlayacağınız tatlı yorgunluk bunlar ama kıyafet endişesindeyim.
Bitanem nişandan 4 gün önce gelecek. O yüzden herşeye ben koşturuyorum. Şikayetçi değilim. Ama o burda olsa herşey daha güzel bir koşuşturmaca içinde olurdu tabi. Yüzüklerimizin modelini internetten seçtik. Onsuz alacağız. O gelince ancak onun hazırlığı yapılacak. Benim herşeyimi tamamlamam lazım.
Bu tatlı koşuşturmaca içindeyim anlayacağınız.
Çiçeğiniz nazar değmesin ki çok MUTLU :) MAŞALLAH MAŞALLAH diyelim :)

KPSS hazırlıkları ne alemde derseniz. Kötü. Çalışamıyorum şu aralar. Başvuruyu yaptım ama hayırlısı olsun diyorum.

İşte böyle. Kısaca özetledim size. Gelişmelerden sık sık haber edeceğim sizi söz.
HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN.

11 Mayıs 2010 Salı

KISA KISA...

Merhabalar, yazamıyorum şu sıralar. Bahar yorgunluğu, iş yorgunluğu ve KPSS'nin yaklaşması ve benim çalışamamam canımı sıkıyor.
Buralara yaz geldi. Çok sıcak. Dışarı çıkmak şimdiden işkence oldu yazı düşünemiyorum.
Öğrencilerin sınavıda yaklaştı. Onların stresini bende yaşıyorum.
Dün bir öğrenci beni resmen çıldırttı. Öğrencim kız öğrenci ve 6. sınıf.
Bir problem çözüyorduk. Aramızda şu konuşma geçti.
***
Ben: 32'yi 2' ye böl bakalım öyle sonuç çıkacak.
Öğrencim: Ama 32 sayısı 2' ye bölünmez ki hocammmm sizde yani.
Ben: :(
********
Birkaç soru sonra;
***
Ben:55'i 5'e böl şimdi de.
Öğrencim: 55 sayısı 5'e bölünmezzz.
Ben :((((((((((((((((((((((( AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
*******
Çıldırdım resmen. Bu çocuk 6. sınıf. Ve çarpım taplosunu bilmezken ben buna Fen ve Fizik anlatmaya çalışıyorum. Çocuk kolejde ve okul öğretmenleri nasıl farketmiyor bunu bilemiyorum. Yeni başladık derse bu öğrenciyle. Sınava burda 1 ay kaldı. Ne yapacak bakalım. Elimden geleni yapıyorum. İnşallah artık çarpım tablosunu öğrenir :(((

Gün saymaya devam ediyorum. Zor dayanıyorum artık. Yakında kısa sürelikde olsa hasretimi birazcık hafifleteceğim. Size süprizim yakındır inşalllah :) Ama sonra yeniden başlayacak hasretttt.

29 gün sonra izin isteyip izine ayrılacağım. Az kaldı 29 güncük :)

Şimdilik bu kadar.
Sevgiyle kalın...

1 Mayıs 2010 Cumartesi

GÖNDERİLMEYEN AŞK...

Merhabalar, şu sıralar çok ihmal ettim blogumu farkındayım. Ama çok yoğun çalışıyorum. İş yeri yoğunlaştı.Bunun dışında biraz gelişmeler oldu hayatımda. Süprizim size yakındır :)

Bugün biraz halsizim. Dün iş yerine giderken şemsiyem olmasına rağmen çok fena ıslandım. Adana'yı sel seli götürdü resmen. Suların içinden geçe geçe sırılsıklam işe gittim. Hiç bu kadar kötü olmamıştım. Biryere sığındım önce. Ama baktım duracak gibi değil, gittim işe. Sonra işten izin alıp eve gelip üzerimi değiştim. Sonra yağmur azalınca yeniden işe gittim. Neyseki iş yerim yakın eve. Yürüyerek 10 dk bile sürmez. Ama o yağmurda gitmek 1 yıl gibi geldi. Çok ıslandım ve o ıslaklık yarım saat üzerimde kaldı. Sıksan sıkılacak gibiydi kıyafetlerim. O ayakkabım vıcık vıcık suydu. Ayyy korkunçtummm.

Bugün gazete okurken bir kitap reklamıyla karşılaştım. Hoşuma gitti kitap arkasındaki yazı. Sizlerlede paylaşmak istedim. Böyle duygusal şeyler benim çok ilgimi çekiyor nedense. İçimde hergün artmakta olan özlemim oldukçada devam edecek bu duygusallığım sanırım.

Nermin Bezmen'den aşka âşık, küllerinden aşkla yeniden doğan kadınların romanı

“Canım benim, zaman bize kendisinden ne kadarını bahşedecek, bilmiyorum, bilmiyoruz. Ama çok iyi bildiğim bir şey var: Ne kadar sürecekse bu zaman, seni edebileceğim kadar mutlu edeceğim, senin hayatımdaki soluğunu çekebildiğim kadar içime çekip, sesini, tenini, dokunuşlarını, öpüşlerimizi, sevişmelerimizi… sana ait ne varsa, her şeyi, son ânına kadar, ezberleyerek, zihnimin yanı sıra kâlbime, ruhuma ve tenime nakşederek, senin hakkını vererek yaşayacağım.”

Bir kadın ne zaman sevgilinin ardından tuttuğu yasın bittiğine karar verir? Ne zaman kendini aşkın kollarına bir kez daha teslim eder? Yeniden tutkunun kanatlarıyla uçmak, vâr olmak için…
*****************************
Kitabı yazın okuyacağım kitapların arasına en kısa zamanda ekleyeceğim. Yazın gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Kitaplarım, deniz, kumsal ve sessizlikkk ...
Şuan yağmur var dışarda. Ve yaz geldi derken yeniden soğudu hava. Birden yazın hayalini kurmak güzel geldi :) Ama Adana'da da çok sıcak çekilmiyor. Buraların sıcağı çok fena.
Şimdilik benden bu kadar. Sizlere iyi bir hafta sonu diliyorum.
SEVGİYLE KALIN...

21 Nisan 2010 Çarşamba

HAYATIM SENİNLE ANLAM BULDU...

Şehrine geldiğim gün yüreğimde bir festival havası esiyordu,
İçimdeki çocuktan kahkaha sesleri yükseliyordu...
Onca zaman hayaline dalan gözlerim,
Gözlerinin karşısında heyecandan donuvermişti...
Elimi tutup sıkıca kavradığın heran yüreğim titriyordu!
Sevdamızın mesafelere yenik düşmemesinin gururuyla kenetlenmişti ellerimiz...
Beraberken varlığının verdiği mutluluktan birşey düşünemezken,
sana dokunabilmenin huzuruna dalmışken
Hasretin son bulduğu o eşsiz dakikaların sonuna yaklaştığımız anlarda şimşekler çakıyordu içimde!
Senden uzakta geçmek bilmeyen dakikalar sen yanımdayken su olup akmıştı sanki...
Zamana yenik düşmek acıtmıştı içimi...
Kavuşmak ne kadar güzelse veda anı da o kadar acı idi...
Boğazıma dizildi sözcükler,
Sen uzaklaştıkça koptu içimden birşeyler...
Yüreğim burkuldu ve o an bir kez daha anladım ki
HAYATIM SENİNLE ANLAM BULDU !!!

16 Nisan 2010 Cuma

BOŞVERRRR...

click to zoom

Yaşasınnn bugün Cuma, Yarın yarım gün çalışacağım. 1,5 gün benimm. Dinleneceğim bol bol. Stres atacağım, kafamı dinleyeceğim. Bugün derslerim yine geç bitecek, eve geç geleceğim ama olsun, yarını düşüneceğim.

Bugün sabah erkenden uyandım.Önce canımın sesini duydum. Sonra spor yaptım, sonrada derse oturdum. İşe geç gideceğim bugün ama geçte çıkacağım.

Dün ki bunalımımı attım bir köşeye, kendime eziyet ediyordum. Bitanem desteğiyle kendime getirdi beni. İş yeri stresiymiş boşverrr, KPSS sınavıda iyi yada kötü geçer ne yapayım yanii elimden geleni yapıyorum. Anlayacağınız beni strese iten herşeyi boşverdim. Hasrette bitecek en kısa zamanda inşallah o zaman dahada güzel olacak herşey hayırlısı ile.

Şu sınavlar bitsin, iş yeri tatile girsin güzelce bir tatil yapacağım. Kitaplarımı okuyacağım rahat rahat. Deniz kenarında yürüyüşümü yapacağım, bol bol yüzeceğim. Hem daha da güzel gelişmeler olacak yazın hayırlısı ile sizlere kesinleşince söyleyeceğim :))

İyi hafta sonları diliyorum. İyi olduğumu haber vereyim dedim :)

15 Nisan 2010 Perşembe

BUNALDIMMMMM...

Bunaldımm. Pencereden çıkıp bağırmak geliyor içimden. Dünden beri çok bunaldım. Birden bire bir birikim patlaması sanırım. İş yeri, yalnızlık, hasret, KPSS, dersler çok şey üstüme geldi şuaralar. Kafamı çok şeye yoruyorum. Dokunsalar ağlayacak gibiyim.
Aşkımın sesini duyarduymaz süzüldü gözyaşlarım gözlerimden dün. Farkettirmedim ağladığımı tabi. Keşke burada olsan diye içimden haykırırıyordum. Omuzuna koysam başıma herşeyi unutsam. Ona hiçbirşey belli etmemeye çalışsamda anladı bunaldığımı. Hak verdi. Az kaldı sabret dedi. Canım benim, ordan nasılda destek oluyor bana. Onu üzmeye hakkım yok. Zaten onun içinde herşey çok zor. Uzakta ve o daha da yalnız. Şafak daha çok uzun :((

Ufacık birşey beni üzmeye, sinirlendirmeye yetiyor birkaç gündür. Mutluyum ama bir o kadarda bunaldım herşeyden. İyi bir tatile ihtiyacım var sanırım. Haziranda herşey güzel olacak hayırlısıyla. Kendimi o günlere adapte etmeye çalışıyorum.

Hergün iş yerinden geç geliyorum eve. Bu kadar çaba harcıyorum öğrenciler ders çalışmayınca çıldırıyorum.

Annemle babam 2 aydır yok. Gelecek hafta geliyorlar neyse ki. Yemek yeyip hemen yatıyorum akşam. Aç olsamda çoğu zaman yemek yemek bile canım istemiyor. Dengesiz besleniyorum. O yüzden kilo alacağım yakında :( Sanırım aldım bile. Hazirana kadar vermem lazım :(

Sabretmem gerek biliyorum... Herşeye şükrediyorum yinede. SABRETMELİYİM AZ KALDI...
SİZLERİDE BUNALTMAMIŞIMDIR İNŞALLAH BU BUNALIM YAZIMLA ...

12 Nisan 2010 Pazartesi

HAFTA SONU FİLMLERİM

Merhabalar, herkese iyi bir hafta diliyorum. Cumartesi yarım gün çalıştım. Ertesi günü üniversite sınavı olduğundan dolayı. Eve gelirken birkaç DVD film aldım. 2 tane izledim baktım ki akşam olmuş. İzlediğim filmerli sizlerle paylaşmak istedim. İlk olarak; The Lake House (GÖL EVİ) filmini izledim. Romantik film severlere öneririm. İlginç bir filmdi. Birbirini tanımayan iki insan, sadece mektuplarla birbirini delicesine sevip bağlanabilirmi sizce. Üstelik 2 farklı zamanlarda yaşıyorsanız...
Filmin konusu şöyle;


Hayatında bir değişiklik yapma vaktinin geldiğini hisseden Dr. Kate Forster (SANDRA BULLOCK) stajını tamamladığı yerel İllinois hastanesinden ayrılarak hasta trafiğinin yoğun olduğu Chicago'da bir hastanede çalışmayı kabul eder. Geride bırakmaktan üzüntü duyduğu tek şey kiralamış olduğu güzel evdir. Kate şehre doğru yola çıkmadan önce evin bir sonraki sakini için posta kutusuna bir not bırakır. Bu notta kendisine gelen mektuplar için yeni adresini bırakır ve kapının üzerindeki gizemli pati izlerinin kendisi taşınırken de orada olduğunu açıklar. Evin yeni kiracısı Alex eve geldiğinde ise hiçbir yerde pati izinden eser yoktur. Kate ve Alex göl evinin posta kutusu aracılığıyla yazışmayı sürdürürken, inanılmaz ve imkansız bir şekilde iki ayrı yılda yaşadıklarını görürler.

*********

Diğer izlediğim film ise; Angels Fall.


Konusu şöyle ;
Boston’da bir restoranda şeflik yaparken saldırıya uğrayan ve hayatta kalmayı başaran tek kişi olan Reece Gilmore (Heather Locklear), yaşadığı bu korkunç olayın izlerini geride bırakmaya çalışmaktadır. Yeni bir başlangıç yapmak için hiç bir planı olmadan yollara düşer. Wyoming isimli kasaba hoşuna gider ve burada yola devam edecek yeterli parayı biriktirene kadar bir restoranda iş bulup çalışmaya karar verir. Kasaba insanlarını, özellikle de gözalıcı genç yazar Brody’i (Jonathan Schaech) tanıdıkça geçmişini bir kenara bırakıp buraya yerleşmeye karar verir. Bir gün kasabada bir cinayete tanık olunca her şey yeniden altüst olur. Polisler soruşturma sırasında en ufak bir kanıt bulamaz ve herkes Reece’in hikayesinden şüphe duymaya başlar. Reece de kendi bilincinin ona oynadığı oyunları sorgulamaya başlar.
**************************************************************************

Fena değildi filmler. Önceden izleyenleriniz vardır muhakkak. Eski filmler çünkü bunlar. Ama ben ancak izlemeye vakit buldum.

Diğer hafta sonu içinde birkaç DVD aldım bakalım vakit bulursam izleyeceğim.

Sevgiyle kalın hepiniz. İyi haftalar...

11 Nisan 2010 Pazar

AŞK...

click to zoom

İlk önceleri ismimizle hitap ederdik birbirimize…
Zaman öyle bi geçti ki seninle, zamanla öyle bağlandık ki birbirimize artık isimlerimiz yoktu...
Birbirimize isimlerimizle hitabı bırakmıştık, bütün güzel sözler oldun bende.
Bana soruyorsun AŞK nedir diye bende aşk sensin diyorum…
AŞK biziz birtanem...
Uzaklık daha da bağladı kalplerimizi...
Uzaklığa inat yaşıyoruz sevgiyi...
Umut ışığım, herşeyim,
BEN SENİ BURADA ÇOK ÖZLEDİM! ...

5 Nisan 2010 Pazartesi

BEN SENİ SEVİYORUM...

Aşk eğer gerçek aşksa araya mesafelerde girse de değerinden hiçbişey kaybetmez. Tam aksine günden güne dahada değerlenir. Özlem büyür büyür ve aşka büyü yapar. Öyle güçlü bir tutkuyla beklersin ki onu hergün o bekleyişte aşkını ve kendini bulursun...

31 Mart 2010 Çarşamba

UYKUM VARRR...

Mart ayının son gününden iyi akşamlar herkese. Biryandan Tv 'de döküle döküle yaprağı kalmayan dizi Yaprak Dökümü oynamakta. Bir yandan da arada kanal değitirip Canım Ailem dizisine bakmaktayım. Sıkıcı bir akşam.
Çok uykum varrrr...
Akşamın 9 unda kocaman bir tabak yemek yedim :( Suçluluk hissediyorum.

Bugün seneye anlaşmak üzere başka bir dershane çağırdı beni görüşmeye. Gittim görüştüm ama pek olumlu bakmadım henüz ama bakalım düşüneceğim. İnşallah atanırımda seneyede özel sektörde çalışmak zorunda kalmam.

Hergeçen gün bitanemi daha çok özlemekteyim. Nasıl geçecek daha onca gün bilemiyorum. Ama eğer çalışan bir insan olmasaydım sanırım evde oturarak vakit hiç geçmezdi.

Yarın 1 Nisan, bakalım öğrenciler ne gibi şakalar yapacaklar. Kesin çok fazla şaka ile karşılaşacağıma eminim. Çoğu öğrenci ders bitimi öğretmenim yarın bakalım neler olacak neler diyorlardı gülerek. Aklıma getirdiniz artık şaka yapacağınızda kanarmıyım size ben daha :))

Şimdi kendime bol köpüklü bir kahve yapıp, Tv yi kapatıp. Fondan hafif hafif klasik müzik dinleyerek ders çalışacağım. Müzik açmazsam çok uykum geliyor. O kadar yorgunum ki :(
Dün akşam ders çalışırken uyuyakalmışım :(
Bütün gün iş yerinde koştur akşam gel KPSS çalış. Bizi bu hale getirenler utansın.
Sabah 06:30 da saatim çalacak zırrrrr zırrrr diye hemen çalışıp yatayım uyuyakalmadan yine.
Herkese iyi geceler diliyorum. SEVGİYLE KALIN...

29 Mart 2010 Pazartesi

YAĞMUR YAĞIYOR SELLER AKIYOR...

Yağmurlu bir bahar sabahından merhabalar... Sabah uyandığımda yağmurlu bir günle karşılandım. Önce şimşek ardından şiddetli bir gökgürültüsü. Yağmuru özlemişim. Uzun zamandır gündüzleri yaz havası yaşanan Adana'ya iyi geldi bu yağmur. Çok şiddetli yağıyor şuan. Cama vuran yağmur damlalarının sesi insanı dinlendiriyor sanki. Ama yağmurda en çok yapmaktan hoşlandığım şey elimde çayım ev keyfi yapmak, tv izlemek, uyumak. Bugün pazartesi bu hiç mümkün değil maalesef.

Hergece uyumadan çalar saatimi 06:00'a kurup öyle yatıyorum. Kimi zaman kalkıyorum kimi zaman azıcık daha uyuyayım deyip yattığım oluyor. Canımın içi sabahları telefon açtığında uyanmış olmak istiyorum.
Bu sabah yine 06.00 da çaldı saatim. Ama herzamankinden farklı bir durum vardı. Saatler ileri alındığı için sabah 06:00 karanlık oluyordu. Karanlığı görünce uyku sersemi sanırım yanlış kurdum saati dedim ve yeniden uyudum. Saat 07:00 telefon. Maalesef yine uyurken yakalandım :)

İş yerime bazen öğlen gittiğim için sabahları vaktimi uyuyarak değilde ders çalışarak geçirmem gerekiyor. KPSS sınavdan sonra öğlene kadar uyuyacağım :))
Ama erken uyanmaya alıştığım için kesin yine sabahın köründe kalkarım ben yazın bile.

İş yerinde ortam hala gergin ve stresli. Hiç işe gidesim yok bugün, bu havada...

Şimdi bu yağmur eşliğinde ders çalışayım bari :))
Herkese iyi bir hafta diliyorum. SEVGİYLE KALIN...

25 Mart 2010 Perşembe

SENİ SEVİYORUM...

Uzaktan gördüm seni...

Elinde bavulun etrafına bakınıyor bizi arıyordun.

Artık dönüyordun.

Seni karşılamaya gelmiştik ailenle.

Koşarak geldim yanına.

Hiç bukadar hızlı koşmamıştım.

Kocaman sarıldım sana.

Beni birdaha yalnız bırakma diye ağlarken gözyaşlarımı siliyor,

Biryandan tamam geçti artık hep yanındayım diyordun.

Sarıldın daha da sıkı.

O kadar sıktığım, gözyaşlarımı istemeden akıtıyordum yanında.

Biliyordum ağlamamdan hiç hoşlanmıyordun.

Sulu gözlü sevgilim deyip takılırdın bana hep.

Ama mutluluktan ağlıyordum.

Yanımdaydın daha ne isterdim ki...

Sonra birden uyandım :((

Herşeyin bir rüya olduğunu gördüm.

Bu sefer gözyaşlarım mutluluktan değil hasrettendi,

Sonra o uyku sersemliği ile ve gözyaşlarımla çalan telefona baktım.

Sendin..

Tutamadım gözyaşlarımı.

Ama bu sefer belli etmedim sana.

Biliyordum sende özlemiştin beni.

Seni üzmek istemedim.

Defalarca söyledim SENİ SEVİYORUM SENİ ÇOK SEVİYORUM diye...


müzik - yıldız usmanova&yasar-seni severdim yeni klip 2010 | izlesene.com

19 Mart 2010 Cuma

KISA KISA...

Merhabalar, en son yazdığım yazıdan uzaklaşmam gerektiğini düşündüm. Çünkü iyiyim. Yani gerçekten üzülmemem gereken bir şeye gözyaşı dökmüşüm. Sanırım çok doluyum. Ve bu aralar çok yalnızım. Ailem ablamın yanında şehir dışında, sevdiğim uzaklarda ...
2 gün önce babam geldi ablamdan. Bugün yeniden gitti ama :((
Canım babacım, dün yemek yapmış ben işten gelene kadar. Misgibi kokular geliyordu kapıyı açtığımda. Hemen geldim pilav yaptım yemeğin yanına baba kız oturduk yedik afiyetle. Ellerine sağlık babacım.

Hafta sonu bende ablama gitmeyi düşünüyorum Mersin'e. İşlerimin yoğunluğundan kaç haftadır göremedim bizim minnoşları. Yeğenimin nerdeyse kırkı çıkmak üzere. Diğer yeğenlerimde 9 yaşına girdiler. İşte bu hafta sonu özlem gidereyim diyorum hepsiyle. Hem annemi, babamı, ablamıda görmüş olurum.
Ben sürekli özlüyorum yaa... Birtanemide çok özledim ama :((
Özlemler sarmış dört biryanımı :))

İş yeri çok gergin. Müdürümüzden artık tüm öğretmenler nefret etmekte. Sürekli herkesin arkasında konuşmaya ve olur olmadık yerlerde bizleri bozup sabrımızı denemeye devam ediyor. Bir patlayacam ama ne zaman merak ediyorum. Hiç eyvallahım yok. Kendimide asla ezdirmem, hakkımıda yedirtmem. Ama az kaldı diye sabrediyorum. Ne kaldı ki okulların kapanmasına değilmi. Öğrencileri madur etmemek için dayanıyorum. Kimseyle kötü olmaya değmez. Şayet sabrımı çok zorlarsa byeeeee derimm. Bulsun bakalım hemen yerime benim gibi öğretmen.
Düşünün fotokopi makinasına bile bilerek bozuk dedirttiriyor çok fotokopi çekiyormuşuz. Sanki kendime çekiyorum. Hepsi çocuklar için yaa. Sınava girecek bu çocuklar. Test yapmayacamda ne yapacam yani.
Veliler yakında isyan bayraklarını çeker. Kendi kurumu batacak umurumda değil.

Şimdilik benden bu kadarrrr.
Hepiniz Sevgiyle kalın. İyi hafta sonları...

14 Mart 2010 Pazar

...

Bazen herşey mükemmeldir. O kadar mutlusundur ki gökyüzünde uçar gibi hissedersin kendini. Sonra birden birşey olur ve sen gökyüzünden birden düşer kolunu kanadını kırarsın. 5 dk önce gülerken ağladığını görünce şaşırırsın.
Neden hayat böyle dersin. Neden gülerken birden seni ağlatabiliyor hayat nedennn.
Keşke yanımda olsa sevdiğim sana o kadar ihtiyacım var ki. Omuzunda ağlamaya, sana sarılmaya çok ihtiyacım var... Sensiz herşey çok zor...

11 Mart 2010 Perşembe

İŞ YERİ STRESİ

Ilık bir bahar sabahından herkese merhaba. Havada güneş yok kaç gündür ama hava öylesine ılık ki.
Şuan elimde tarçınlı-karanfilli yeşil çayım ve öyle yazımı yazmaktayım.

Hayat aynı koşuşturmacayla devam etmekte. İş yeri bugünlerde huzursuz. Müdürümüzün hepimizin arkasından konuştuğunu öğrendik. Yüzüne gülen bir insanın arkandan konuştuğunu bilmek üzdü bizi. Bizim müdürümüz bayan. Zaten etütlerde genelde bayan müdür ve bayan öğretmenler oluyor.
Öyle güler yüzlü bir müdür ki anlatamam müdürümüz. Arkamızdan konuşma sebebi şu aslında. Sürekli kendi kızına ayrıcalık göstermemizi ve mesai saatleri dışında kızına ücretsiz özel ders vermemizi istiyor. Birkaç defa tüm öğretmen arkadaşlarım kızını çalıştırdık ama herzaman olmaz ki. Herkesin özel bir hayatı var. İş yerinden zaten saat 19:30 gibi geç çıkmamıza rağmen ekstra birkaç saat daha kalmamızı istemesi, hafta sonu özel kızı için etütü açıp biz öğretmenleri özel derse zorlaması canımızı sıkmakta. Ve bu duruma biz birkaç kez itiraz edince kötü olduk...
Her tatil için maaştan para kesen kadın, kızına ücretsiz, ayrıcalıklı mesai dersleri dışında ders vermek istememizi anlamıyor. İş yerinde herkes müdürle kedi fare oyunu oynuyor. Aman karşılaşmayalım diye. Ne huzursuz verici birşey değilmi...
Ama az kaldı diyoruz ve bazen itiraz edemiyoruz veriyoruz dersi. Sırf huzursuzluk olmasın diye.

Sabret diyorum. 3 ay kaldı. Kimseyle kötü olmaya değmez bu son zamanlarda. Seneye Allah izin verirse devlete atanırsam kurtulacağım, en kötü olurda atanamazsam anlaşmadan herşeyi en ince ayrıntısına kadar konuşacağım.
Eski işyerimdeki ortamımı, müdürümü, arkadaşlarımı çok özlüyorum. Ne var ortaöğretim bölümü kapanmasaydıda bende işten ayrılmak zorunda kalmasaydım.

Aslında böyle olunca devlete atanmak için daha çok hırslanıyorum. Bekle beni KPSS seni yeneceğim...

Biryandan iş stresi, bir yandan sınav stresi, bir yandan sevdiğime hasret...
Şu aralar sanırım kendimi çok sıktım omuzlarım fena tutulmuş. Gerginlikten olsa gerek. Güzel bir masaja ihtiyacım var. Yine de şükredeyim ama. Çok şükür ki sadece böyle ufak streslerim var.

SEVGİYLE KALIN...

7 Mart 2010 Pazar

ÖZLEDİM HEMDE ÇOKKKK...

ozlmkli11.jpg
Özledim. Hem de çok…
Gözlerini, sözlerini, gülüşünü, ses tonunu, kokunu, dokunuşunu, seni, sana ait olan her şeyi…
Özlediiiiiiimmm. Hem de çok…
Öyle böyle değil...
Özlemin çekiştiriyor saç diplerimden!
Zaman duruyor özlerken seni.
Akreple yelkovana düşman oluyorum.
Kelimelere dökemiyorum, cümlelere sığdıramıyorum.
Çaresiz bırakıyor, boğazı düğüm düğüm yapıyor.
Gözleri yakıyor, uykulardan uyandırıyor ansızın.
Anlatılmaz bir duygu bu.
Elde olmadan yaşanan karmaşık duyguların sonucunda ortaya çıkan…
Azalmayan, azalacağı yerde daha da artan…
Hasret bana göre değil asla. Özlemin, içimde seni büyütüyor geçen her dakika.
Dağlar delip, yollar aşıp gelmek, sana sarılmak istiyorum. Doyasıya yaşamak için seni.
Ama olmuyor, ol-mu-yor.
Olmuyoooooooooooooor…
Tadı yok da, adı ne bunun şimdi?
Kalbime, ruhuma büyük bir eziyet.
Çok severken, çok özlemek…
Reva mı bu?
Penceremde, ekmek kırıntıları verdiğim kuşlar bile nasıl alışmışlar sana. Seni soruyorlar sanki bana, cama vurup… Onlar da arıyorlar sanki seni…
Ben arıyorum seni, dayanamıyorum da sensizliğe, kuşlar aramış çok mu?
Dayanamıyorum yokluğuna, özlemine.
‘Gel’ diye haykırıyorum, kalbimin çığlıkları eşliğinde.
Bir gün, bir an gelecek… O gün, o an gelecek…
Kavuşacağız.
Kavuştuğumuz zaman aşkımızın, sarılışımızın sıcaklığı karşısında, özlemin buz tutacağı o anı düşünüyorum da…
O an yeniden başlayacak hayat.
Yeniden başlayacak aşk.
Mevsim zemheri olsa bile içimiz, kalbimiz ısınacak her şeyden önce.

Vuslatın doruklarında, dans edeceğiz menevişlerde.
Hasreti dindireceğiz öpüşlerimizle.
Elimizle tutacağız yıldızları.
Mutluluktan uçacağız, hem de bulutları bile geride bırakarak…
Yeni bir renk daha ekleyeceğiz gökkuşağındaki yedi rengin yanına.

Bu rengin adı da ‘AŞK’ olacak.
Dillere düşecek, bizim sevdamız konuşulacak.
Leyla – Mecnun aşkı unutulacak!
Ama bunların hepsi, bir araya geldiğimiz, fonda şarap rengi güllerin olduğu, ellerimizin, tenimizin, ruhumuzun birbirine değdiği anda, kalplerimizin duyguları okuduğu, sözlerin yetersiz kalıp da gözlerimizin konuştuğu, mehtabın bize eşlik ettiği anda gerçekleşecek.
Geldiğinde…
Anılarınla, hayalinle avunuyorum, resimlerini öpüyorum.
Fotoğraflarındaki yıldız gözlerinle, çocuksu gülüşünle oyalanıyorum şimdi.
Kapım çalsa…
Hemen şimdi…
Açsam…
Karşımda sen…
Elinde güllerle…
Sarılsak…
Kapım çalıyor.
Yoksa…

4 Mart 2010 Perşembe

GÜNAYDINN...

Güzel bir bahar sabahından günaydın herkese...
Erkenden kalktım. Saat tam 5:30 da başımda öten zır zır saat, arkasından bilerek başka odaya koyduğum diğer saat çaldı. Mecburen kalktım. Tek baş ucuma koyduğumda saati kapatıp geri yatıyorum :))
Neden bu kadar erken kalktın derseniz. Hergün bu saatlerde kalkmaya çalışıyorum. Ders çalışmak için.
Şu aralar işlerim çok yoğun. Sınavların yaklaşmasıyla iş yerimde dersler ağırlaştı. Ve tabi ki baharın gelmesiyle gevşeyen öğrenciler beni çok üzmekte.
Bu yoğunluktan dolayı artık eskisi gibi KPSS derslerine çalışamıyorum. Buna canım sıkılıyor şu aralar.

Tatliş yegenim iyiymiş maşallah. Geçen hafta göremedim. 1 haftada değiştiğine eminim. Bebekler ne çabuk büyüyor.
Günleri birer birer düşürmeye devam ediyorum takvimimden. Bu hafta nedense hiç ama hiç geçmiyor sanki :(


Adana'ya bahar geldi diyoruz ama bu rüzgar felaket uçurmakta. Gece rüzgarın sesine uyandım. Resmen camlar ağaçlar yerinden sökülecek sandım.
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır derler yaa. Hakikaten öyle sanırım.
Ama tabi eskisi gibi kalın giyinmemekteyiz. Bahar geliyor alışveriş yapmak gerekli. Kış sezonu %70 lere kadar inmiş. Alıp hazır etmek gerekli önümüzdeki kışa.

Dün akşam yayınladığım yazıyı kaldırdım. Çünkü çok üzücüydü. Her okuduğumda ağlıyorum. Böyle hüzünlü şeyler sayfamda olmamalı. Sayfama girip okuyanlar üzülmemeli diye düşündüm ve kaldırdım.

Şimdilik benden bu kadar. Hepiniz Sevgiyle kalın. Kendinize dikkat edin...

1 Mart 2010 Pazartesi

BİR RÜYA GÖRDÜM...

Bir rüya gördüm...
Herşey çok hızlıydı ama o kadar güzeldi ki.
Sana gelmiştim...
Elele yürüdük hiç tanımadığımız caddelerde.
Gözlerimin içine bakıyordun.
Derinlerine indin kalbimin...
Orada buldun kendini...
Daha da bir sıktın elimi...
Caddeler uzundu hiç bitmeseydi ama bitti.
Cadde bitti, zaman bitti...
Yine yaşlı gözlerle veda vakti geldi...
Yine el salladın bana ve ben dönüp arkamı gelmek zorunda kaldım sensiz yürüyeceğim caddelere...
Bu sefer caddeler daha uzun...
Birtürlü bitmiyor...
Caddenin sonunda senin olduğunu bilerek yürüyorum...
Bulacağım seni...
Bekle yeniden geleceğim...
****
27.02.2010
Muhabbet Çiçeği

26 Şubat 2010 Cuma

UZAKLARA MEKTUP...

Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki...
Duvar kağıdı olmasa...
Bembeyaz...
İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi...
Seninle ne zaman tanıştık...
Yoksa hep tanışıyorduk da bir türlü yüz yüze mi gelememiştik...
Ne iyi ettin de geldin hayatıma...
Seni ilk gördüğüm anı hiç unutmuyorum.
Çocuk gözlerinle bana bakmıştın.
Bir sevgiliydi ya da bir çocuk ne fark eder ki.
İkisini birden seviyordum.
İkisiyle birden konuştum.
Çocuk gözler,Sevgili gözler...
Bir yüze, Bir çift göze ancak bu kadar yakışırdı herşey...
Boş bırak bir yanını...
Ben geleceğim nasılsa...
Taş plaklardan kalma bir sevdayla.
Oturacağım yanına.
Ben geleceğim boş bırak bir yanını.
Unutma seni sevdiğimi!
Şimdi sen uykudasın...
Bir resmin var başucumda.
Senin gecelerin uzunsa.
Benim sevgim uzun, upuzun...
Sana o kadar çok şey yazmak istiyorum ki...
Küçük bir kız çocuğu gibiyim.
Seni çok özlüyorum.
Kendime bir kahve yaptım.
Hava çok soğuk...
Radyoda bir şarkı çalıyor.
Yarısı hasret yarısı savaş.
Bütünü ayrılık kokan bir şarkı...
Anılarını eskitmeyenlerin acıları çok olur.
Umutları çok...
Sana çok şey söylemek istiyorum...
Belki yıllardır kimselere söylemediğim her şeyi sana söylemek istiyorum.
Seninle ilgili bir sürü proje geliştiriyorum senden habersiz...
Ama herşeyi de sana söyleyemem ki.
Ah şimdi burada, Adana’da olsan ne iyi olurdu.
Bu istek belki de dünyada ki en son olacak şey şimdilik.
Adana'yı anlatmaya gerek yok.
Biliyorsun işte Adana'yı.
Sen gittiğinden beri aynı.
Ama onun şimdi çok büyük bir eksiği var.
Neredeyse olmazsa olmaz denecek kadar büyük bir eksik...
100 koca gün geçti sensiz.
Ve ben seni çok özledim...
SENİ SEVİYORUM...
Kendine çok iyi bak...