31 Mart 2010 Çarşamba

UYKUM VARRR...

Mart ayının son gününden iyi akşamlar herkese. Biryandan Tv 'de döküle döküle yaprağı kalmayan dizi Yaprak Dökümü oynamakta. Bir yandan da arada kanal değitirip Canım Ailem dizisine bakmaktayım. Sıkıcı bir akşam.
Çok uykum varrrr...
Akşamın 9 unda kocaman bir tabak yemek yedim :( Suçluluk hissediyorum.

Bugün seneye anlaşmak üzere başka bir dershane çağırdı beni görüşmeye. Gittim görüştüm ama pek olumlu bakmadım henüz ama bakalım düşüneceğim. İnşallah atanırımda seneyede özel sektörde çalışmak zorunda kalmam.

Hergeçen gün bitanemi daha çok özlemekteyim. Nasıl geçecek daha onca gün bilemiyorum. Ama eğer çalışan bir insan olmasaydım sanırım evde oturarak vakit hiç geçmezdi.

Yarın 1 Nisan, bakalım öğrenciler ne gibi şakalar yapacaklar. Kesin çok fazla şaka ile karşılaşacağıma eminim. Çoğu öğrenci ders bitimi öğretmenim yarın bakalım neler olacak neler diyorlardı gülerek. Aklıma getirdiniz artık şaka yapacağınızda kanarmıyım size ben daha :))

Şimdi kendime bol köpüklü bir kahve yapıp, Tv yi kapatıp. Fondan hafif hafif klasik müzik dinleyerek ders çalışacağım. Müzik açmazsam çok uykum geliyor. O kadar yorgunum ki :(
Dün akşam ders çalışırken uyuyakalmışım :(
Bütün gün iş yerinde koştur akşam gel KPSS çalış. Bizi bu hale getirenler utansın.
Sabah 06:30 da saatim çalacak zırrrrr zırrrr diye hemen çalışıp yatayım uyuyakalmadan yine.
Herkese iyi geceler diliyorum. SEVGİYLE KALIN...

29 Mart 2010 Pazartesi

YAĞMUR YAĞIYOR SELLER AKIYOR...

Yağmurlu bir bahar sabahından merhabalar... Sabah uyandığımda yağmurlu bir günle karşılandım. Önce şimşek ardından şiddetli bir gökgürültüsü. Yağmuru özlemişim. Uzun zamandır gündüzleri yaz havası yaşanan Adana'ya iyi geldi bu yağmur. Çok şiddetli yağıyor şuan. Cama vuran yağmur damlalarının sesi insanı dinlendiriyor sanki. Ama yağmurda en çok yapmaktan hoşlandığım şey elimde çayım ev keyfi yapmak, tv izlemek, uyumak. Bugün pazartesi bu hiç mümkün değil maalesef.

Hergece uyumadan çalar saatimi 06:00'a kurup öyle yatıyorum. Kimi zaman kalkıyorum kimi zaman azıcık daha uyuyayım deyip yattığım oluyor. Canımın içi sabahları telefon açtığında uyanmış olmak istiyorum.
Bu sabah yine 06.00 da çaldı saatim. Ama herzamankinden farklı bir durum vardı. Saatler ileri alındığı için sabah 06:00 karanlık oluyordu. Karanlığı görünce uyku sersemi sanırım yanlış kurdum saati dedim ve yeniden uyudum. Saat 07:00 telefon. Maalesef yine uyurken yakalandım :)

İş yerime bazen öğlen gittiğim için sabahları vaktimi uyuyarak değilde ders çalışarak geçirmem gerekiyor. KPSS sınavdan sonra öğlene kadar uyuyacağım :))
Ama erken uyanmaya alıştığım için kesin yine sabahın köründe kalkarım ben yazın bile.

İş yerinde ortam hala gergin ve stresli. Hiç işe gidesim yok bugün, bu havada...

Şimdi bu yağmur eşliğinde ders çalışayım bari :))
Herkese iyi bir hafta diliyorum. SEVGİYLE KALIN...

25 Mart 2010 Perşembe

SENİ SEVİYORUM...

Uzaktan gördüm seni...

Elinde bavulun etrafına bakınıyor bizi arıyordun.

Artık dönüyordun.

Seni karşılamaya gelmiştik ailenle.

Koşarak geldim yanına.

Hiç bukadar hızlı koşmamıştım.

Kocaman sarıldım sana.

Beni birdaha yalnız bırakma diye ağlarken gözyaşlarımı siliyor,

Biryandan tamam geçti artık hep yanındayım diyordun.

Sarıldın daha da sıkı.

O kadar sıktığım, gözyaşlarımı istemeden akıtıyordum yanında.

Biliyordum ağlamamdan hiç hoşlanmıyordun.

Sulu gözlü sevgilim deyip takılırdın bana hep.

Ama mutluluktan ağlıyordum.

Yanımdaydın daha ne isterdim ki...

Sonra birden uyandım :((

Herşeyin bir rüya olduğunu gördüm.

Bu sefer gözyaşlarım mutluluktan değil hasrettendi,

Sonra o uyku sersemliği ile ve gözyaşlarımla çalan telefona baktım.

Sendin..

Tutamadım gözyaşlarımı.

Ama bu sefer belli etmedim sana.

Biliyordum sende özlemiştin beni.

Seni üzmek istemedim.

Defalarca söyledim SENİ SEVİYORUM SENİ ÇOK SEVİYORUM diye...


müzik - yıldız usmanova&yasar-seni severdim yeni klip 2010 | izlesene.com

19 Mart 2010 Cuma

KISA KISA...

Merhabalar, en son yazdığım yazıdan uzaklaşmam gerektiğini düşündüm. Çünkü iyiyim. Yani gerçekten üzülmemem gereken bir şeye gözyaşı dökmüşüm. Sanırım çok doluyum. Ve bu aralar çok yalnızım. Ailem ablamın yanında şehir dışında, sevdiğim uzaklarda ...
2 gün önce babam geldi ablamdan. Bugün yeniden gitti ama :((
Canım babacım, dün yemek yapmış ben işten gelene kadar. Misgibi kokular geliyordu kapıyı açtığımda. Hemen geldim pilav yaptım yemeğin yanına baba kız oturduk yedik afiyetle. Ellerine sağlık babacım.

Hafta sonu bende ablama gitmeyi düşünüyorum Mersin'e. İşlerimin yoğunluğundan kaç haftadır göremedim bizim minnoşları. Yeğenimin nerdeyse kırkı çıkmak üzere. Diğer yeğenlerimde 9 yaşına girdiler. İşte bu hafta sonu özlem gidereyim diyorum hepsiyle. Hem annemi, babamı, ablamıda görmüş olurum.
Ben sürekli özlüyorum yaa... Birtanemide çok özledim ama :((
Özlemler sarmış dört biryanımı :))

İş yeri çok gergin. Müdürümüzden artık tüm öğretmenler nefret etmekte. Sürekli herkesin arkasında konuşmaya ve olur olmadık yerlerde bizleri bozup sabrımızı denemeye devam ediyor. Bir patlayacam ama ne zaman merak ediyorum. Hiç eyvallahım yok. Kendimide asla ezdirmem, hakkımıda yedirtmem. Ama az kaldı diye sabrediyorum. Ne kaldı ki okulların kapanmasına değilmi. Öğrencileri madur etmemek için dayanıyorum. Kimseyle kötü olmaya değmez. Şayet sabrımı çok zorlarsa byeeeee derimm. Bulsun bakalım hemen yerime benim gibi öğretmen.
Düşünün fotokopi makinasına bile bilerek bozuk dedirttiriyor çok fotokopi çekiyormuşuz. Sanki kendime çekiyorum. Hepsi çocuklar için yaa. Sınava girecek bu çocuklar. Test yapmayacamda ne yapacam yani.
Veliler yakında isyan bayraklarını çeker. Kendi kurumu batacak umurumda değil.

Şimdilik benden bu kadarrrr.
Hepiniz Sevgiyle kalın. İyi hafta sonları...

14 Mart 2010 Pazar

...

Bazen herşey mükemmeldir. O kadar mutlusundur ki gökyüzünde uçar gibi hissedersin kendini. Sonra birden birşey olur ve sen gökyüzünden birden düşer kolunu kanadını kırarsın. 5 dk önce gülerken ağladığını görünce şaşırırsın.
Neden hayat böyle dersin. Neden gülerken birden seni ağlatabiliyor hayat nedennn.
Keşke yanımda olsa sevdiğim sana o kadar ihtiyacım var ki. Omuzunda ağlamaya, sana sarılmaya çok ihtiyacım var... Sensiz herşey çok zor...

11 Mart 2010 Perşembe

İŞ YERİ STRESİ

Ilık bir bahar sabahından herkese merhaba. Havada güneş yok kaç gündür ama hava öylesine ılık ki.
Şuan elimde tarçınlı-karanfilli yeşil çayım ve öyle yazımı yazmaktayım.

Hayat aynı koşuşturmacayla devam etmekte. İş yeri bugünlerde huzursuz. Müdürümüzün hepimizin arkasından konuştuğunu öğrendik. Yüzüne gülen bir insanın arkandan konuştuğunu bilmek üzdü bizi. Bizim müdürümüz bayan. Zaten etütlerde genelde bayan müdür ve bayan öğretmenler oluyor.
Öyle güler yüzlü bir müdür ki anlatamam müdürümüz. Arkamızdan konuşma sebebi şu aslında. Sürekli kendi kızına ayrıcalık göstermemizi ve mesai saatleri dışında kızına ücretsiz özel ders vermemizi istiyor. Birkaç defa tüm öğretmen arkadaşlarım kızını çalıştırdık ama herzaman olmaz ki. Herkesin özel bir hayatı var. İş yerinden zaten saat 19:30 gibi geç çıkmamıza rağmen ekstra birkaç saat daha kalmamızı istemesi, hafta sonu özel kızı için etütü açıp biz öğretmenleri özel derse zorlaması canımızı sıkmakta. Ve bu duruma biz birkaç kez itiraz edince kötü olduk...
Her tatil için maaştan para kesen kadın, kızına ücretsiz, ayrıcalıklı mesai dersleri dışında ders vermek istememizi anlamıyor. İş yerinde herkes müdürle kedi fare oyunu oynuyor. Aman karşılaşmayalım diye. Ne huzursuz verici birşey değilmi...
Ama az kaldı diyoruz ve bazen itiraz edemiyoruz veriyoruz dersi. Sırf huzursuzluk olmasın diye.

Sabret diyorum. 3 ay kaldı. Kimseyle kötü olmaya değmez bu son zamanlarda. Seneye Allah izin verirse devlete atanırsam kurtulacağım, en kötü olurda atanamazsam anlaşmadan herşeyi en ince ayrıntısına kadar konuşacağım.
Eski işyerimdeki ortamımı, müdürümü, arkadaşlarımı çok özlüyorum. Ne var ortaöğretim bölümü kapanmasaydıda bende işten ayrılmak zorunda kalmasaydım.

Aslında böyle olunca devlete atanmak için daha çok hırslanıyorum. Bekle beni KPSS seni yeneceğim...

Biryandan iş stresi, bir yandan sınav stresi, bir yandan sevdiğime hasret...
Şu aralar sanırım kendimi çok sıktım omuzlarım fena tutulmuş. Gerginlikten olsa gerek. Güzel bir masaja ihtiyacım var. Yine de şükredeyim ama. Çok şükür ki sadece böyle ufak streslerim var.

SEVGİYLE KALIN...

7 Mart 2010 Pazar

ÖZLEDİM HEMDE ÇOKKKK...

ozlmkli11.jpg
Özledim. Hem de çok…
Gözlerini, sözlerini, gülüşünü, ses tonunu, kokunu, dokunuşunu, seni, sana ait olan her şeyi…
Özlediiiiiiimmm. Hem de çok…
Öyle böyle değil...
Özlemin çekiştiriyor saç diplerimden!
Zaman duruyor özlerken seni.
Akreple yelkovana düşman oluyorum.
Kelimelere dökemiyorum, cümlelere sığdıramıyorum.
Çaresiz bırakıyor, boğazı düğüm düğüm yapıyor.
Gözleri yakıyor, uykulardan uyandırıyor ansızın.
Anlatılmaz bir duygu bu.
Elde olmadan yaşanan karmaşık duyguların sonucunda ortaya çıkan…
Azalmayan, azalacağı yerde daha da artan…
Hasret bana göre değil asla. Özlemin, içimde seni büyütüyor geçen her dakika.
Dağlar delip, yollar aşıp gelmek, sana sarılmak istiyorum. Doyasıya yaşamak için seni.
Ama olmuyor, ol-mu-yor.
Olmuyoooooooooooooor…
Tadı yok da, adı ne bunun şimdi?
Kalbime, ruhuma büyük bir eziyet.
Çok severken, çok özlemek…
Reva mı bu?
Penceremde, ekmek kırıntıları verdiğim kuşlar bile nasıl alışmışlar sana. Seni soruyorlar sanki bana, cama vurup… Onlar da arıyorlar sanki seni…
Ben arıyorum seni, dayanamıyorum da sensizliğe, kuşlar aramış çok mu?
Dayanamıyorum yokluğuna, özlemine.
‘Gel’ diye haykırıyorum, kalbimin çığlıkları eşliğinde.
Bir gün, bir an gelecek… O gün, o an gelecek…
Kavuşacağız.
Kavuştuğumuz zaman aşkımızın, sarılışımızın sıcaklığı karşısında, özlemin buz tutacağı o anı düşünüyorum da…
O an yeniden başlayacak hayat.
Yeniden başlayacak aşk.
Mevsim zemheri olsa bile içimiz, kalbimiz ısınacak her şeyden önce.

Vuslatın doruklarında, dans edeceğiz menevişlerde.
Hasreti dindireceğiz öpüşlerimizle.
Elimizle tutacağız yıldızları.
Mutluluktan uçacağız, hem de bulutları bile geride bırakarak…
Yeni bir renk daha ekleyeceğiz gökkuşağındaki yedi rengin yanına.

Bu rengin adı da ‘AŞK’ olacak.
Dillere düşecek, bizim sevdamız konuşulacak.
Leyla – Mecnun aşkı unutulacak!
Ama bunların hepsi, bir araya geldiğimiz, fonda şarap rengi güllerin olduğu, ellerimizin, tenimizin, ruhumuzun birbirine değdiği anda, kalplerimizin duyguları okuduğu, sözlerin yetersiz kalıp da gözlerimizin konuştuğu, mehtabın bize eşlik ettiği anda gerçekleşecek.
Geldiğinde…
Anılarınla, hayalinle avunuyorum, resimlerini öpüyorum.
Fotoğraflarındaki yıldız gözlerinle, çocuksu gülüşünle oyalanıyorum şimdi.
Kapım çalsa…
Hemen şimdi…
Açsam…
Karşımda sen…
Elinde güllerle…
Sarılsak…
Kapım çalıyor.
Yoksa…

4 Mart 2010 Perşembe

GÜNAYDINN...

Güzel bir bahar sabahından günaydın herkese...
Erkenden kalktım. Saat tam 5:30 da başımda öten zır zır saat, arkasından bilerek başka odaya koyduğum diğer saat çaldı. Mecburen kalktım. Tek baş ucuma koyduğumda saati kapatıp geri yatıyorum :))
Neden bu kadar erken kalktın derseniz. Hergün bu saatlerde kalkmaya çalışıyorum. Ders çalışmak için.
Şu aralar işlerim çok yoğun. Sınavların yaklaşmasıyla iş yerimde dersler ağırlaştı. Ve tabi ki baharın gelmesiyle gevşeyen öğrenciler beni çok üzmekte.
Bu yoğunluktan dolayı artık eskisi gibi KPSS derslerine çalışamıyorum. Buna canım sıkılıyor şu aralar.

Tatliş yegenim iyiymiş maşallah. Geçen hafta göremedim. 1 haftada değiştiğine eminim. Bebekler ne çabuk büyüyor.
Günleri birer birer düşürmeye devam ediyorum takvimimden. Bu hafta nedense hiç ama hiç geçmiyor sanki :(


Adana'ya bahar geldi diyoruz ama bu rüzgar felaket uçurmakta. Gece rüzgarın sesine uyandım. Resmen camlar ağaçlar yerinden sökülecek sandım.
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır derler yaa. Hakikaten öyle sanırım.
Ama tabi eskisi gibi kalın giyinmemekteyiz. Bahar geliyor alışveriş yapmak gerekli. Kış sezonu %70 lere kadar inmiş. Alıp hazır etmek gerekli önümüzdeki kışa.

Dün akşam yayınladığım yazıyı kaldırdım. Çünkü çok üzücüydü. Her okuduğumda ağlıyorum. Böyle hüzünlü şeyler sayfamda olmamalı. Sayfama girip okuyanlar üzülmemeli diye düşündüm ve kaldırdım.

Şimdilik benden bu kadar. Hepiniz Sevgiyle kalın. Kendinize dikkat edin...

1 Mart 2010 Pazartesi

BİR RÜYA GÖRDÜM...

Bir rüya gördüm...
Herşey çok hızlıydı ama o kadar güzeldi ki.
Sana gelmiştim...
Elele yürüdük hiç tanımadığımız caddelerde.
Gözlerimin içine bakıyordun.
Derinlerine indin kalbimin...
Orada buldun kendini...
Daha da bir sıktın elimi...
Caddeler uzundu hiç bitmeseydi ama bitti.
Cadde bitti, zaman bitti...
Yine yaşlı gözlerle veda vakti geldi...
Yine el salladın bana ve ben dönüp arkamı gelmek zorunda kaldım sensiz yürüyeceğim caddelere...
Bu sefer caddeler daha uzun...
Birtürlü bitmiyor...
Caddenin sonunda senin olduğunu bilerek yürüyorum...
Bulacağım seni...
Bekle yeniden geleceğim...
****
27.02.2010
Muhabbet Çiçeği