30 Ekim 2008 Perşembe

GÜLÜMSEYEN YÜREK


Aydınlatan olurmusun gecelerimi...

Olabilirsen bil ki silerim tüm hüzünlerimi...

İşte o zaman ben de düşünebilirim senli olabilecek günlerimi...

Varlığınla silerim karanlık gecelerimi...

Her gün aşırı özlerim üzerimize doğan güneşi...

Belki o zaman hissedebilirim ve hissedebilirsin gülümseyen yüreğimi...

28 Ekim 2008 Salı

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ve HOŞGELDİN BLOGUM

Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun...

Merhabalar, şuan Adana'ya sakin bir yağmur yağmakta. Fonda çalan müzik ve hafiften bir gökgürültüsü ile tam duygusal bir moddayım :)

Yeniden blog sayfama kavuştuğum için çok mutluyum :) Çok çok üzülmüştüm...

Bu haftam stresten uzak geçiyor neyse ki. Daha iyiyim. İş yerinde sorunları aştık neyse ki. Bugün 1 saat erken çıktım işten. Her yer yarım gündü ama biz full çalıştık sayılır. Yarın tatil.

Beni şu sıralar bir ders çalışma isteği sardı ki sormayın. KPSS ye sıkı çalışmaya başladım. İş yerimdeki yakın bir arkadaş sıkı bir şekilde çalışıyor. Ve beni de hırslandırdı. Hergün sözlü yapıyor beni :))

Bende o sayede çalışıyorum tabi. İnşallah sınava kadar bu böyle devam eder. Bir bakarsınız seneye Fizik öğretmeni olarak bir şehire atanmışım :)

Bu arada Açıköğretimde 2 yıllık bir bölüme kayıt yaptırmayada karar verdim.
Fazladan bir 3. diplomaya kim yok demez ki :)

Şimdilik benden bu kadar. Sanırım şu sıralar fena halde salgın olan gribe yakalanmış bulunmaktayım :( Dinlenmem lazım.
HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...

23 Ekim 2008 Perşembe

STRESLİ BİR HAFTA

Merhaba dostlarım, umarım güzel bir hafta geçmiştir sizler için. Ama ben yoğun, yorucu ve stresli bir hafta geçirmekteyim.

Annem bugün göz doktoruna gitti. İki gözündede katarakt çıkmış ve en yakın zamanda ameliyat olması lazımmış :(
Üstelik yakında dizindende ameliyat olması gerekiyor. Geçenlerde dizi çok fazla ağrıyor diye doktora gitmişti. Dizinde kas yırtılması varmış.

Anlayacağınız üstüste geldi :((
Tabi Allah dermansız dert vermesin. Şükretmek lazım yinede...
Bu hafta öğretmen atamaları var ve ben başvuramıyorum :(
Yaaa bu Türkiye'de Fizik öğretmenine bu kadar az mı ihtiyaç var anlayamıyorum yaa ne saçma :(

İş yerinde öğrencilerimin bitmek bilmeyen ödevlerinden ve yazılılarından dolayı kafamı kaldıramaz duruma geldim. Birde ilköğretim ilk kademe sınıflarının hocaları sürekli sınıflarındaki öğrencilerinin ödev ve yazılı çalışmalarını benim gibi branş öğretmenlerine yıkıyorlar. Mecbur olmamamıza rağmen yardım ediyor ve yapıyorduk ama giderek abarttı bazı öğretmenler. Bugün ben ve iki branş öğretmeni arkadaşım patladık yani.

İki branş öğretmeni arkadaşımla çok çok iyi geçiniyoruz. Şu sıralar oturup karşılıklı kahve içmeye bile pek fırsat bulamıyoruz ama yinede her fırsatta kurumda biraradayız.

Amannn ne çok sıkıntı yazmışım. Felaket tellalı gibi :))
Umarım bu haftayı tüm stresimi atmış bir şekilde noktalarım.

HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN DOSTLARIM...

20 Ekim 2008 Pazartesi

ULUSLARARASI ARKADAŞLIK ÖDÜLÜ

Sevgili Arkadaşım Gönülüm ve Ferzancım beni bu güzel ödüle laik görmüsler, çok mutlu oldum. Aynı gün iki dostumdan aynı ödülü almak çok sevindirdi beni. Çok teşekkür ederim.Düşünüyorum da iyi ki bu blog alemine girmişim ve sizleri tanımışım. İYİ Kİ VARSINIZ. Benim şimdi arkadaşlarımdan bir fazla kişiye ödül vermem gerekiyormuş. Aslında tüm takipte olduğum bloglar bu ödüle layık ama bakalım çok zor olacak. Kimse gücenmesin olurmu. Hepinizi çok seviyorum.

Aylinciğim
Sudem ve Busem
Elçincim
Gökkuşağının Rengi
HtCciğim
Mutlu ve Umutlum
Zilsiz Zarifem
Hayatcım
Berrincim
Lolam
Aquamarine
BeenMaya
Ferhanca
Mehtapcım
Perili Köşk
Berfincim

HADİ BAKALIM DOSTLARIM SİZDE BİR FAZLA ÖDÜL VERECEKSİNİZ.

SEVGİYLE KALIN...

19 Ekim 2008 Pazar

SICAK BİR HAFTA SONU

Sıcak bir Adana gününden merhaba dostlarım, bugün Adana çok sıcak. 32 dereceymiş. Ve ben bu güzel havada üstelik pazar günü evdeyim :(
Gerçi evimde oturmayı özlemişim :)

Kahvemi yaptım şimdi bol köpüklü. Yanına en sevdiğim bitter çikolatamı,damla çikolatalı çay keyfi bisküvimi aldım ve müziği açtım keyif yapıyorum :)

Güneş öyle yakıcı ki anlatamam. Birgün serin, yağmurlu haydi kışlıklarımızı giyelim diyoruz. Ertesi gün günlük güneşlik yeniden yazlık kıyafetlere dönüyoruz. Bu mevsimde ne giyeceğimizi şaşırıyoruz. Adana'da gündüz sonbaharı pek yaşayamıyoruz. Sadece geceleri serin olur. Birden kış gelir ve biz birgün yazlık kıyafet giyerken ertesi gün mont bile giyebiliriz :))

Dün sabah tatil olduğu halde erkenden kalkıp evdeki işlerimi yaptım sonra kuaföre gittim. Ordan arkadaşlarla alışveriş merkezine gittik. Alışveriş yaptık yemek yedik. Biraz gezdik. Bir pantalon aldım. İş yerinde pek spor giyinemiyoruz diye çok klasik olmayan ama şık şeyler almaya çalışıyorum. Kurucumuz sürekli şık ve bakımlı olmamızı istiyor. Çünkü velilerle sürekli iç içeyiz. Kot ve spor ayakkabıya dırdır ediyorlar :)

Kurucumuz ''Biraz öğretmene benzeyin'' diyor bazı hocalara :) Bana hiç demedi neyse ki çünkü çiçeğiniz herzaman şık ve bakımlı olmaya çalışıyor :)
Kot siyah olunca kızmıyorlarda mavi olunca kızıyorlar ne enteresan dimi :)

Bu sıcak pazar gününde biraz yürüyüş yapsam iyi olacak sanırım.
Sizlerde iyi bir hafta sonu geçirmişsinizidir umarım.

Şimdilik benden bu kadar.
HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN...

18 Ekim 2008 Cumartesi

SONBAHARA DAİR


Ah sonbahar, hazan mevsimi.
Uzayan geceler, bulutların arasında kaybolan yıldızlar; akıllarda eski bir aşkın taze kalmış anıları, yaşanmamış yaz günlerinin özlemi, derinden gelen, hafif; ama, içe işleyen bir müzik, elde bir içki kadehi...
Anılar ve özlem hep bir yarım kalmışlık duygusu verir insana.
En çok da sonbaharda hissedilir bu duygu.
Sonbahar düşünme mevsimidir, belki de hesaplaşma...
Biriyle birlikte olmanız, deli bir aşka tutulmuş olmanız da değiştirmez bu gerçeği.
Sonbahar mutlaka kavrayacaktır sizi, bu mevsimin yüreğinizde yarattığı değişime kayıtsız kalamayacaksınız.
'Hüzün atakları'yla karşı karşıya kalacaksınız.
İstemeseniz de, yere düşen sarı yapraklar, ince ince yağan yağmur, ürperten rüzgârlar, sessizleşen sokaklar, gri bulutlar hüznü dalga dalga yayacak içinize.
İşte o zaman geçmişte yaptığınız hatalar tek tek düşecek aklınıza.
Bir sorgulama seansı başlayacak.
Tercihlerinizin ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu bulmaya çalışacaksınız.
Düşünürken en çok kullandığınız sözcük "keşke" olacak.
Hep hatalar değil ya, bazen de bir tatlı anı uyanacak hafızanızda, nerede olursanız olun küçük bir gülümseme yayılacak dudaklarınıza.
Yüreğinizde minicik bir kuş kanat çırpacak.
Bir şarkı duyacaksınız; "Her sonbahar gelişinde, sarı sarı yapraklarla, kuru dallar arasında, sen gelirsin aklıma...", yıllar öncesine gidip orada kalacaksınız.
Sonbahar sadece geçmişinizi değil, bugününüzü sorgulamanızı da sağlar.
Yazın hengamesi içinde üzerinde pek de düşünmediğiniz ilişkinize sorular sormaya başlarsınız.
Sevgilinin daha önce hiç dikkat etmediğiniz olumsuz yanları bu mevsimde daha fazla batmaya başlar gözünüze.
Mevsimin verdiği hüznün etkisidir bu.
Aşkınız için ayırdığınız enerjinin zaman zaman tükendiğini hissedersiniz.
Yalnızlığı daha bir sevmeye başlarsınız.
Her şeye rağmen güzeldir yere düşen yaprakların üzerine basarak yürümek.
Yağmurun altında sevgiliyle el ele dolaşmak.
Hırçınlaşan denizi, kabaran dalgaları seyretmek.
Uzun geceleri, yalnızsanız kendinizi dinleyerek, sevgilinizleyseniz, sohbet ederek geçirmek.
Bırakın sarsın sizi sonbahar, dibine kadar yaşayın hüznü, mutluluğun değerini çok daha iyi anlamak için...

16 Ekim 2008 Perşembe

HAFTA SONUNA 1 KALA


Merhabalar, bu hafta çok yoğun geçiyor o yüzden hiç yazı yazamadım ve sizlerin yazılarını pek okuyamadım. Affınıza sığınıyorum...

Geçen yazımda bahsetmiştim bu hafta iş yerimde nöbetçiyim. İş çıkışı diğer derslerime gidiyorum ve eve geldiğimde geç oluyor ve ben çok yorgun oluyorum. Erkenden uykum geliyor. Neyse ki yarın nöbette son günüm :) Tekrar bana sıra gelmesi 2 ayı bulur :)

En son bahsettiğim öğrenciye gelince bu hafta elimden geleni yaptım. Önce konuştum. Sonra derse karşı ilgisini çekmek için elimden geleni yaptım. Birkaç gün önce öğrencilerime sözlü yapacağımı söyledim. Bugün derse girdiğimde 15 dk süre verdim tekrar bakmaları için konulara. Ve sorunlu öğrenciminde yanında ki arkadaşıyla harıl harıl çalıştığını gördüm. Ve 70 aldı :))

Bence bu onun için iyi bir performanstı. 15 dk çalışarak neler başarabildiğini gösterdi bana çünkü evde ders çalıştığını hiç ama hiç sanmıyorum. Derse bu ilgisi beni çok mutlu etti. Bakalım diğer günler ne gösterecek...

Fazla uzun yazamayacağım çünkü çiçeğin çok uykusu geldi :)) Genel durumdan sizi haberdar etmek istedim.

HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN...

MUTLULUK RÜZGARI ÜZERİNİZDEN HİÇ EKSİK OLMASIN ...

12 Ekim 2008 Pazar

ÖĞRENCİ VELİMİN GÖZYAŞLARI :(


Merhabalar, bir pazar gününden merhaba herkese.

Bugün evimde dinleniyorum. Bu hafta yoğun ve yorucu bir hafta beni bekliyor. Nöbetçiyim bu hafta. O yüzden sabah mesaim biraz daha erken başlayacak ve akşam biraz daha geç bitecek. Tabi iş çıkışı diğer derslere gidip eve gelmem biraz geç olacak. Neyse ki bu nöbet olayında sıra 2 ayda bir geliyor.

Dün Etüt Merkezimizde veli toplantımız vardı. Tüm veliler çocuklarının beni çok sevdiğini söyledi :) Çok mutlu oldum. Zaten tüm öğrencilerle iyi geçiniyorum. Birkaç problemli öğrenci vardı onlarında velisi gelmedi maalesef :(
Önemli olan onların gelmesiydi ama ne kadar duyarlı veliler oldukları belli oldu. Çocuğu suçlamamak gerek diye düşünüyorum bazen. Bilhassa veliyi arayıp mutlaka toplantıya gelmesini rica etmiştim. Ama maalesef gelmedi.

Bir sorunlu öğrencimiz daha var. 6. sınıf. Velisi geldi ve yanımda hüngür hüngür ağladı :((

Çok tembel bir öğrenci. 1,5 aydır yapmadığım kalmadı öğrenci için ama anne baba ayrı olduğundanmı yoksa çocuğun içinde mi yok istek anlamadım. Çocuğun annesi omzumda ağlayıp ne olur birşeyler yapalım bu çocuk için yoksa babası elimden alacak dedi :(((
Gözyaşlarımı zor tuttum derken gözlerim doldu benimde.

Öğrencimizin babası eşinden ayrılıp yeniden evlenmiş ve eski eşini sürekli çocukları için suçlayıp kötü davranıyormuş. Bir kez sene başında öğrenci kayıt yaptırırken konuştum adamla. O zaman anladım ne kadar katı yürekli bir adam olduğunu. Neyse ki dün toplantıya işi olduğu için gelememiş adam.

Eğer çocuk başarısız olursa anneyi ilgisiz ve alakasız anne diye suçlayıp mahkemede çocuğun velayetini alacakmış.
Kadıncağız diğer oğlumun velayetini aldı şimdi sıra bunda dedi . Bu oğlumda elimden giderse yaşayamam dedi. Kadın resmen yalvardı biz öğretmenlere.
Psikiyatristlere bile götürmüş oğlunu. Öyle umut dolu gözlerle baktı ki. Çok etkisinde kaldım inanın.Çok duygusalım ben yaaa ve sanırım birazda fazlaca sulu göz.

Ne yapacağımı bilmiyorum ama bu hafta öğrenciyi köşeye çekip yeniden konuşacağım. Gerekirse defalarca. Söz verdim elimden geleni hatta fazlasını yapmaya çalışacağım. Bu veliye ve çocuğa yardım etmem gerekiyor...

Olan hep çocuklara oluyor çok üzülüyorum çok :((((((((
Görseniz o kadar tatlı pırıl pırıl bir çocuk ki. Çok da zeki. Çok da haylaz :) Umarım başarırım bu mücadeleyi.

Benden şimdilik bu kadar. Hepiniz SEVGİYLE KALIN...

8 Ekim 2008 Çarşamba

SOBEEEE :)


Canım arkadaşım Aquamarine beni sobelemiş. Hemen yanıtlıyorum bende.

İsminiz? Muhabbet Çiçeğiiii :)

Nerelisiniz? Adanalıyım.

Yaşadığınız Yer? Adana. Seviyorum Adana’yı :)

Mesleğiniz?
Öğretmenim. Mesleğimide çok seviyorum

Hobileriniz? Kitap okumak, gezmek, yüzmek, sinemaya gitmek, alışveriş, tiyatro, müzik, bilgisayar…

Evli misiniz? Hayırrrrrrrr…

Kaç çocuğunuz var? Evli olmadığıma göre çocuk yok tabi ki…

En sevdiğiniz yemek? Adana Kebap :), Balık, Börek, Fırında tavuk, Lahmacun, kısır, dolma, sarımsaklı köfte, OOOOOOOOOOOO SAY SAY BİTMEZ YAA ALLAH’TAN FORMUMDAYIM : )

Sevdiğiniz müzik? Arabesk hariç tüm müzikleri severim. Öyle bağırtlak şarkıları sevmem :) Eski şarkıları çok severim. Bence sözleri daha anlamlı.

Nerelere gitmek istersiniz? Türkiye’nin her yerini görmek istiyorum. Daha sonra belki yurt dışı.

Bende canım dostlarım, Ferhancayı , Mehtapcığımı sobeliyorum Kolay gelsin.

SEVGİYLE KALIN HEPİNİZ.

5 Ekim 2008 Pazar

TANIMAK

Kimsin sen?
İsmini sormuyorum, kimsin diyorum sana?
Sen kimsin?
Adın sanın, cinsiyetin ve yaşın ilgilendirmiyor beni.
Ben seni merak ediyorum, kimsin diyorum, nasıl birisin?
Kişiliğin ve karakterin sual ettiğim.
Olmak istediğin sen misin, bu bilmek istediğim.
Hiç kimse göründüğü gibi değildir aslında.
Herkesin kalbinde zaaflarla döşenmiş gizli bir oda vardır.
İşte insanlığı da burada saklıdır.
Ben o yasak bölgeye girmek istiyorum.
Kalbinde gizli ne varsa bilmek istiyorum.
Yani gerçekten tanımak istiyorum seni.
Anlat bana kendini desem anlatır mısın?
Saklı kapılarını benim için açar mısın?
Peki güvenebilir miyim sana?
Doğruyu söylediğine inanabilir miyim?
Belki dürüst davranacaksın ve olduğun gibi anlatacaksın kendini bana.
Ama belki de olduğun değil de, olmak istediğin seni anlatacaksın, senmiş gibi.
Yada bazı yönlerini abartacaksın, bazı yönlerini gizleyeceksin.
Nasıl emin olabilirim ki bundan.
Nasıl güvenebilirim sana.
Ve nasıl tanıyabilirim seni?
Peki sen, gerçekten tanıyor musun kendini?

3 Ekim 2008 Cuma

KOMEDİ DÜKKANI ve BAYRAM

Merhabalar, bayram bitti. Umarım herkesin bayramı güzel geçmiştir. Benim fena sayılmazdı. Yine rahatsızlandım bayramda. Ama neyse ki iyiyim şimdi. Şu midem için acil çok iyi bir doktora gitmem lazım. Başıma iş açacak yoksa. Cumartesi günü Mersin'e gittim ablama. Annem ve babam ablama gelmişlerdi önce onlara kocaman sarıldım. Çok özlemiştim.1 aydır görmüyordum.
Ablam ve yeğenlerimlede hasret giderdim tabi. Onlarıda özlemişim çok.
Cumartesi akşamı Komedi Dükkanı'na ablam ve eniştemle gittik. Hakikaten komediydi :)
Gösteri sonrası hiç kokoreç yemediğimi duyan eniştem illa sana kokoreç yedirecem dedi. Bende midem kötüydü bak bütün hafta yapma etme derken kendimizi Şampiyon Kokoreçte bulduk :)
Akşam yemeği yemediğimiz için açız tabi hepimiz. Önce tuzlama içtik. Arkasından kokoreçlerimizi yedik. Midye dolmada hiç yemedim deyince enişteme sofraya ondanda getirtmesin mi :) Derken bir lokmada ondan tattım. Veeee ertesi gün benim mide yine feciii :(
Eee olmasınmı kötü. Ama hepsinde acıcık acıcık yedim :)
Gece 12 de öyle ağır şeyler yeyince midem zaten tam iyi olmadan yine hastalandı anlayacağınız.
Neyse iyiyim şimdi.
Pazar günü annemlerde yazlığa gittim. Yazlık çok kalabalıktı. Tatil olunca herkes gelmiş. İlk gün yağmurluydu ama sonraki günler süperdi. Havuzda açıldı herkes yüzdü. Denize girdi millet. Şezlonglar dolup taşıyordu. Yaz gibiydi. Ben rahatsızım diye giremedim tabi :(
Bugün de döndük. Annemlerde döndü neyse ki artık :)
Pazartesi yeniden iş başı. 2 günde biraz daha dinleneceğim.
Umarım hepinizin keyifli geçiyordur tatili.
SEVGİYLE KALIN :)