31 Temmuz 2008 Perşembe

UĞUR BÖCEĞİM

Hani ince bir hüzün duyarsınız kimi zaman
Şarkılar daha bir dokunaklıdır.
Ve sanırsınız ki hiç kimse yok elinizden tutan

Oysa her sözün her hüznün ardında ümitler gizlidir.

Bulutların ardındaki güneşler gibi
Yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi

Ve unutmayın sevgi gibi, dostluk gibi, aşk gibi

Eğer bir gün yalnızlık duyarsanız

İnceden yaşlar süzülürse yanaklarınıza

Ve unutulduğunuzu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinizde

O zaman gökyüzüne bakın.

Bulutların ardındaki güneşe,
Çalıların ardındaki çiçeğe
Bırakın pencerelerinizden yağmur dolsun içeriye
Ve açın avuçlarınızı.

Size uğur böceğimi gönderiyorum,
Avucunuza konsun diye...


30 Temmuz 2008 Çarşamba

TEYZEMLE DOLU DOLU

Merhabalarrr yine ben geldimm :)) Ne çok geldin gittin dediğinizi duyar gibiyim.
Ne yapalım. Eylüle kadar böyle olacak.
Sabah 05:25 de uyandım ve sabah 05:50 de yola çıktım Mersin'den Adana'ya doğru. Gözüme çöp batmadı merak etmeyin. O saatte servis vardı. Yazlık evin önünden biniyorum ve Adana'da evimin kapısına kadar geliyorum. Çok rahat. Öyle sıcakta çekilmez yoksa.

Bu hafta Almanya'dan teyzemler geldiler yazlık evimize. Dolu dolu bir hafta geçirdik. Çok özlemişim teyzemide kuzenlerimide. Gurbet çok zor. Tüm yılın özlemi çıkmıyor böyle işte. Ama ne yapalım. Saatlerce oturduk sohbetler ettik. Almanya'da hasret kaldıkları yemekleri yaptık.
Mıncık mıncık ettim heran sardım, öptüm :) Doyamadım ama canım teyzeme :(Almanya'ya dönene kadar sık sık görmeye gideceğim.

Benim gibi teyzemde kuzenimde takı meraklısıdır. Yeter ki bir takıcı görmeye dursunlar :))
Çeşit çeşit boncukların olduğu bir yere gittik yürüyüş yaparken.
Teyzem çeşitli inciler, boncuklar aldı.

Dün KPSS sonucu açıklandı. Hiç beklemediğim berbat bir puanla karşılaştım. İyi ki de devlete güvenmeyip bir yer ile anlaştım.

Bu hafta bazı insanlara haketmedikleri değeri verdiğimi anladım. Boşuna üzülmüşüm :(
Haketmiyormuş...

Doğum günüme az kaldı .Yaşlanıyorum yaaa:) 5 Ağustos doğum günüm . Duyurulurrrrr :)

Benden şimdilik bu kadar canım dostlarım.
Hepiniz SEVGİYLE KALIN :)

24 Temmuz 2008 Perşembe

FELAKET SICAK

"http://www.resimler.tv/data/thumbnails/372/cok-sicak-terledim.gif" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.
Dışarıda çok fena bir sıcak var. Güneş resmen kavuruyor. Dünde bugün de mahvoldum. Dün dışarda çok işim vardı. Haftada 2 gün gelince Adana'ya her işi 2 güne sıkıştırıyorum. Bu hafta çok yoğundu. Faturalar, taksitler, ihtiyaçlar... Sonra derse gittim.
Güneşin altında mahvoldum anlayacağınız. Zaten bronzlaşmıştım yazlıkta sanki dün dahada bir karardım :))) Zenci gibi olacam bu sıcaklarda yaa :)

Dün tüm işlerimi bitirdim kendimi eve zor attım. Hemen klimaya yapıştım resmen. Akşam arkadaşımla yemeğe çıktık. Çok aç değilim ben hafif şeyler yiyelim dedim ama o koyu muhabbet esnasında önüme konan pizzayı ve patates kızartmasını farkında olmadan bitirmişim. Bir baktım birşey kalmamış :))

Ardından dondurma yemeye gittik. Bir güzel dondurmamı da yedim artık patlicaktım.
Dedim artık yarın akşama kadar birşey yemem. Ama biraz önce derse gittim. Sağolsun öğrenci velisi birsürü şeyler hazırlamış :))

Çok olmasada kırılmasın diye yedim biraz bişeler.

Bugün gidiyorum. 1 hafta sonra buradayım yine.
Kendinize iyi bakın. Sıcaklara dikkat.
SEVGİYLE KALIN...

22 Temmuz 2008 Salı

YENİ BİR HAFTA

Merhabalar, 1 haftanın ardından yine geldim. Bu haftam pek yoğun geçti denemez. Pek bir değişiklik yoktu. Yine bol bol kitap okudum. Elif Şafağın Siyah Süt adlı kitabını bitirdim. Doğrusu söylemek gerekirse okurken sıkıldım. Bitirdim kitabı sonunda ama pek akıcı değil. En azından bana öyle geldi. Bugün yeni bir kitaba başladım. Murathan Mungan 'Kadından Kentler'.


Bakalım bu kitap nasıl. Nasılsa hemen bitiririm size söylerim yorumlarımı :)

Geçtiğimiz hafta gece sahilde otururken çektim bu mehtap manzarasını. Ne kadar güzel değilmi.

Yazlıkta en çok yaptığımız şey öğleden sonra çayları. Adana'da sıcakta pek çay içmek mümkün olmuyo. Bu hafta annemle bizim meşhur çöreğimizden yaptık çayın yanına.
Tarsus'un özel kokulu çöreği. İçinde özel bir baharatı var bu çöreğin. O da sadece Tarsus'da satılıyor. Adana'da bile bulamıyorum. Baharatı adı 'şumum'.

Malzemelerimiz şöyle;

2 bardak ılık süt
1 bardak sıvı yağ
1 paket maya
1 yumurta
3 yemek kaşığı şeker

1 çay kaşığı tuz
1,5 yemek kaşığı şumum
1 yemek kaşığı çörek otu
1 yemek kaşıgı susam

Alabildiğine un

Malzemelerimizin hepsi karıştırılıyor ve hamurumuz 30 dk mayalanmaya bırakılıyor. Resimdeki gibi şekil verilip ayrı bir tabakta yaptığımız biraz yağ ve şumum karşımı üzerine sürülüyor. Daha sonra fırına konuyor.


Çok güzel bir çörek oluyor. Tavsiye ederim. Eğer şumum bulamazsanız şumum yerine tarçınlada bu çörek çok güzel oluyor.

Geçtiğimiz haftalarda birde çökelek yaptık annemle. Bu aralar hamaratlığım üstümde :) Sabah kahvaltıda en sevdiğim şeylerden biridir.
Biz çökeleği farklı yapıyoruz. Çökeleği alıyoruz içine kimyon, bol kekik, salça, pul biber koyup iyice ovuyoruz. Sonra yumruk büyüklüğünde top top yapıp tepsiye diziyoruz ve 3 gün biraz güneşte biraz gölgede kurutuluyor.


Sonra peçetelere sarılıp bir poşete konup dolaba konuyor. Yeneceği zaman çıkarıyorsunuz üzerini hafif sıyırıp peynir gibi doğruyorsunuz. Üzerine biraz zeytinyağı gezdirdikten sonra afiyetle yiyorsunuz :)

Yazlıkda çok yeniyor ama bir o kadar da kalori harcanıyor :)

2 gün buralardayım.

SEVGİYLE KALIN HEPİNİZ...

16 Temmuz 2008 Çarşamba

YENİ BİR İŞ :)

Merhaba Dostlarım, Bugün çok yorucu birgündü . Sabah 6 sularında uyandım. Nedense şak diye gözlerimi açtım ve daha uyuyamadım. Sonra yatakta dolan dolan sıkıldım ve kalktım.

Saat 8:30 gibi evden çıkıp iş görüşmesine gittim. Veeeeee dershane ile anlaştık :)


Görüşme çok güzel geçti. Umarım vaadedilenler yapılır. Hafta içi full çalışacağız sabah 8:00 akşam 17:00-17:30'a kadar. Cumartesi günleri de erken çıkacağım işten 15:00-15:30 gibi. Pazar günü de tatil :) Özel sektörde çalışan öğretmenlerin pazar günü tatili hayaldir
aslında. Bu çok iyi oldu benim için.

Yeni bir iş ve yeni bir ben:))


Yaklaşık 3 saatlik bir görüşme sonrası sözleşmeyi imzaladık. Görüşme bitince derse gittim. Sonra tekrar anlaştığım
kurumdan çağırdılar bazı prosedürler için. Çarşıda işlerimi hallettim ve eve geldim sonunda.

Gökkuşağının Rengi, canım arkadaşım geldi bize. Karşılıklı kahvemizi içtik.
Sonra beraber biraz dolaştıktan sonra eve döndüm.

Yarın yeniden
Mersin'e dönüyorum . 1 hafta sonra yeniden döneceğim.
Bu arada Safran Sarı kitabını bitirdim.
Başlarda biraz sıkılmıştım ama sonradan toparlandı kitap. İlginç bitti :) Anlayacağınız kitap üzerinde ki yorumum ehhh işte:)

Şimdi Elif Şafak adlı yazarımızın ' Siyah Süt' adı kitabına başladım.

Bakalım nasıl bir kitap. Haftaya döndüğümde bitmiş olur. Yorumumu söylerim. Şimdilik benden bu kadar.

Hepiniz SEVGİYLE KALIN DOSTLARIM.

15 Temmuz 2008 Salı

GELDİM GELDİMMM :))

Merhaba dostlarım, ben geldim.
Biraz uzun ara oldu ama geldim işte :)
Tatildeyim. Haftanın 2 günü ancak Adana'ya geliyorum ders için.
Diğer günler Mersin'de yazlık evdeyim.
Tatil güzel ama çok hareketli sayılmaz. Bu yıl daha sakin geçiriyorum. Neler mi yapıyorum. Durun anlatayım.

Her sabah saat 8 civarında kalkıyorum. Neden mi erken alışkanlık işte. Ben çok fazla uyku sevmem. Birde ev haklı uyandıysa sesten uyuyamam.
Hafif bir kahvaltıdan sonra evi temizleme işine girişiyorum
:)
Sonra sahile yada havuza gidiyorum. Yanımda kitabım, mp3 çalarımla :) Yaklaşık 2 saat kalıyorum.
Bol bol yüzdükten sonra eve çıkıyorum ve bu sefer evde dinlenme moduna giriyorum. Odamın balkonunda şu manzara ile

oturup kitabımı okuyorum. Yine elimde kitabımla biraz uzanıp, uyuyorum :) Eee o kadar yüzdük yorulduk dimi ama biraz dinlenelim :)

Sonra 18:00 civarında öğleden sonra yürüyüşüme çıkıyorum. Resimde gördüğünüz yolda :)
Yaklaşık 2 saat yürüyorum. Bizim sahil yolundaki yürüyüş yolu çok uzun. Yaklaşık sadece gidiş 4-5 km. Geze geze yürüyorum. Birde yolda o kadar güzel şeyler satılıyor ki sıkılmıyor insan. İstanbul Sosyete pazarımız bile var :)) Haftanın 2 günü kuruluyor. Yürüdükten sonra eve çıkıp yemek faslına girişiyoruz annemle. Sonra ben arkadaşlarla aşağı iniyorum yeniden. Biraz dolaşıp, sahilde oturup keyifli sohbetler ediyoruz. En güzeli de gece ay ışığının denizdeki o manzarasın da oturmak. Süper oluyor. Uykumuz gelincede teker teker evlere dağılıyoruz ve gün bitiyor bizim için.

Yat gezisine gideceğiz yakında. Ayarlıyoruz bakalım. O zaman bol bol resim çekerim o güzel adalardan size.

Yarın bir iş görüşmem var. Umarım olumlu olur. Benim için şans dileyin. Geçen sene görüşmüştük bu dershane ile. Ama benim eski dershane ile sözleşme zorunluluğu yüzünden anlaşamadık. O gün yeniden aradılar. Bizi hatırlardınız mı geçen sene göşümüştük dedi dershane sahibi.
Evet dedim. Yeniden görüşmek istiyoruz bir yerle henüz anlaşmadıysanız tabi dedi. Bende tabi görüşelim dedim :) Demek geçen sene çok memnun kalmışlar görüşmemizden ki beni unutmamışlar. Bakalım yarın ne konuşacağız :))
Öğretmenlik mesleğimi seviyorum ama işimizi rahat yaptırtamayanlar utansın ne deyim ki...

Benden şimdilik bu kadar. Yarın gelişmeleri yeniden yazarım.
Hepiniz sevgiyle kalın...

7 Temmuz 2008 Pazartesi

SUSTUM...


Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...

Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime kimse duymuyor...

Sustum!
Sustu dudağımdaki şarkı,
gözlerimdeki şiir
Yaraları yalayan rüzgar
Sokaklarında kahrolduğum şehir
Gözlerim konuşuyor yalnız!

Sustum!

Bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

Sustu benimle deniz,

Sustu deli dalgalar,
Sustu martılar...

Umutlarımı sarıp rüzgarlara
uzaklara savuruyorum
Her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor...
Saçı ağarmış hayaller
nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor...

Sustum!

Tuz basıp yaralarıma!

Sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
Yaslanıp yalnızlığın duvarına
Gül döküp kalabalıklara
Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece kimse bilmiyor...

Sustum!

Sustu benimle gök,
Sustu dağ,
Sustu toprak

Acılar konuşuyor şimdi
Yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
Tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları
Bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor.

Sustum!

Saçlarını kokluyorum rüzgarların
Dudaklarından öpüyorum hayatı
İçimde incecik bir sevgi ürperiyor
Sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme.
Gelmiyor beklediğim bahar.
Yaralar merhem tutmuyor
Gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara mendil silmiyor
Yağmur dinmiyor
Sevdiğim bilmiyor...

Sustum!

Sustu benimle sarı sabır,
Sustu hasret,
Sustu zaman...

Sustum
!
Yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse duymuyor.


Sustum!

İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi s
Sustum.
Sustu dudaklarım,
Sustu gözyaşlarım
Sustu gözlerimdeki şiir
Gönlümdeki nehir bulutlar haykırdı isyanımı
Şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben...

Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
Kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
Yaralar merhem tutmuyor
Geceler avutmuyor.
Ben sustum
acılarım konuşuyor yalnız...

Ben sustum!

Susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
Pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor.

Her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
Kuşlar sevinmiyor
Yıldızlar küs
Ay üzgün
Güneş doğmuyor
Acılar dinmiyor
İçimde binlerce şiir kanıyor her gece kimse bilmiyor...

Sustum!

Sustu benimle
Sarı sabır,
Sustu hasret,

Sustu hayat

Sustu zaman

Acılar konuşuyor
Yalnız
acılarım konuşuyor
Kimse duymuyor...

duymuyor...

duymu...

duy...

3 Temmuz 2008 Perşembe

SEZONU AÇTIK :)


Merhaba dostlarım, bu hafta deniz sezonunu açtık. Haftanın 5 günü Mersin diğer günler öğrencilerim için Adana’dayım. Bu sıcakta Adana-Mersin yollarına razıyım. Öğrencilerimi çok seviyorum çünkü.
Bu hafta sitemizde yaz sezonun açılışında havai fişek gösterilerimizle şov yaptılar gökyüzünde.

Sitemiz henüz pek kalabalık değil o yüzden havuz keyfi daha bir güzel oluyor. Kimseye çarpmadan rahat rahat yüzebiliyorum. Ve sahilde şezlonglar hep boş oluyor :)

Bu hafta bol bol yürüyüş yaptım aslında. Akşam 6 gibi çıkıyorum 8’e kadar yürüyorum. Bütün yaz böyle yürüyeceğim. Arkasından da denize girip yüzüyorum. Biraz bronzlaştım sanki :)

Arkadaş çevremin çoğu sezonu açmadı daha. Ben genelde yalnız yüzüyorum, yalnız yürüyorum.

En sevdiğim şey aslında öyle balkonda yada sahilde o dalga sesleri eşliğinde oturup kitap okumak.

Kitap okumak için çok fazla zamanım oluyor. Birsürü kitap aldım. Şu an geçen sene aldığım ama okuyamadığım bir kitabı okuyorum İnci Aral 'Safran Sarı'. Ondan sonra Arthur Golden'den 'Geyşa'nın Anıları', Elif Şafak 'Siyah Süt', Murathan Mungan 'Kadından Kentler' ve 'Boleyn Kızı'...

Bakalım daha birsürü varda bunlar sıradakiler :)

Bu hafta Sezen Aksu'nun yeni albümünü dinledim. Şu an fonda çalan 'Güvercin' şarkısını çok beğendim. Sizce nasıl? Güzel dimi :)

Bugün yeniden gidiyorum. Başka dersim çıkmazsa 5 gün sonra gelirim. Burası o kadar sıcak ki anlatamam size.

Şimdilik benden bu kadar. Hepiniz SEVGİYLE KALIN...

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.

KENDİNİZE İYİ BAKIN...

2 Temmuz 2008 Çarşamba

KANSER :(


Merhabalar,
sevgili dostum Neşe beni mimlemiş. Konumuz Kanser.
Aslında ismini bile söylerken ürktüğüm bir kelime. Kimimiz çevresinde bu konuya tanık olmuş olabilir, kimimizin çevresinde ise olmamış olabilir.
Ben tanık olmuşlardanım.

Bu olay beni çok etkilemişti. Bundan 6-7 yıl önce halamın eşini pankreas kanserinden dolayı kaybettik :(

Hiçbirşeyi yoktu. Ağrı, sızı hiçbirşey. Göz bebeklerinde hafif sarı lekeler gördük ve doktora gitti. Sarılık olabileceğini düşündük. Ama doktorun söylediklerini duyunca hepimiz yıkıldık. Basit birşey için doktora gidilmişti ve sonunda neler ortaya çıktmıştı.

Tüm aile için zorlu ve acılı süreç başlamıştı. Ameliyata alındı hemen ama ameliyat sürecinden sonra o dağ gibi adam her geçen gün biraz daha eriyordu. İnanmıyorduk birden bire nasıl bir insan böyle eriyebilirdi gözlerimizin önünde. Ve öğrendik ki kanser çoğu organını çoktan sarmış bile. Bir ümit yoktu :( Ama biz yine ümidimizi yitirmedik. Tedaviye devam edildi. 3 aylık ömür biçti doktorlar. Ve tam 3 ayın sonunda gece gelen bir tlf ile acı haberi aldık. Kaybetmiştik halamın eşini :((


Tabi kanser hiçbirzaman kurtulanamayacak bir hastalık değil. Umut herşeyden önemli bu hastalıkta. İyi bir örnek vermek istiyorum size bunun için. Ailemizde annemin dayısının eşine gögüs kanseri teşhisi konulduğu zamanı hatırlıyorum. O kadar umut doluydu o kadar bu hastalığı yenmeye hırslıydı ki. Hiç yılmadı ve gögüs kanserini yendi. Şimdi çok çok iyi maşallah.

Kanserde en önemli şey sanırım erken tanı. Hiçbirzaman ihmal etmemek gerekiyor hastalıklarımızı. Basit birşey diye geçilen hastalıklar daha sonra ciddi sorunlar açabiliyor.

Hiçbirzaman sağlığımızı tehdit edecek şeylere yaklaşmayalım.
Kendinize iyi bakın.
SEVGİYLE KALIN...