30 Kasım 2008 Pazar

PAZAR GÜNÜ

Bir pazar gününden merhaba herkese. Sabah geç kalkacağım diye kendimi şartlandırdım ama yine gözlerimi 06:15 de açtım. Artık alışkanlık olmuş. İstesemde uyuyamıyorum. Sabah uyanmak için saat kurmama gerek kalmıyor.

Sabah çayımızı sevgili arkadaşım Lolamla sohbet ederek içtik. Nasıl mı ? Keşke öyle karşılıklı oturabilseydik ama maalesef aynı memlekette değiliz. Bilgisayardan sohbet ederek içtik çayımızı.

Sonra öğlen kursa gittim. Coğrafya dersine. Süper anlattı yine hocamız. Süper bir hoca yaa. Ama tarihten yine problemim var. Çok sıkıcıııı :(


Adana'da hava çok güzeldi bugün. Günlük güneşli. Tam gezilecek havaydı aslında. Ama kurs çıkışı hemen eve gelmem lazımdı.Yarın iş başı yeniden. Öğrencilerimden hergün yeni birşey öğreniyorum. Alem bu zamanın çocukları. Beni çok güldürüyorlar bazen. O gün bir şarkı söylüyorlardı. Sözleri aynen şöyle;

Dale dale kom dale.
Kafama sürdüm jole.
Babam dedi o ne.
Bende dedim jole.
Dale dale kom dale :))

Benimde bir huyum var. Öyle bir şarkı duydum mu ağzıma dolanır. İğrenç bir şarkı olmasına rağmen bu şarkıda dolandı yani. Tüm gün söylemeyin yeterrrr dememe rağmen söylüyorlar. Eve geldim söylüyorum annemmm ayy sus artık gına geldi dedi :) Çıldırttım kadını :)Annemle uğraşmayı çok seviyorum. Sonra sıkıyorum yumuşacık yanaklarını :) Öpüyorum kocaman :)

Şimdilik bu kadar dostlarım. Hepinize iyi bir hafta dilerim.

SEVGİYLE KALIN.


28 Kasım 2008 Cuma

RAHAT UYUYABİLİRİM :)

Yorucu bir haftayıda geride bıraktık. Tedirgindi biraz bu haftam. Diken üstündeydim. Uyku bile zor uyuyordum. Ama haftanın son günü bu tedirginliğimi attım şükür. Haber geldi ve güzel haberler aldım bu akşam. Güzel şeyler duydum :-) 2 cümle yetti bana :-) Daha rahatım şimdi. Bu gece rahat uyuyabilirim :-)

************

Hayaller seni çevreleyip,

Gözlerine yaşlar dolduğunda

Ve bütün çevreni kuşattığında,

Sırlar ve yalanlar,

Gücün olacağım...

Sana umut vereceğim...

İnancını koru gittiğin yerde...

************

26 Kasım 2008 Çarşamba

Bazen O Kadar Yalnız Hissedersin ki Kendini...


Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, gözyaşların dahi kuru akar gözlerinden...
Kirpiklerinden süzülü veremez zarifçe, acıtır, yakar geçtiği yerleri...
Hiçbir iz bırakmaz yüzünde varolduğuna dair...
Bıraktığı izleri görebilecek kimse olmadığını düşünmekse daha da kurutur onları...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, bir omuz ararsın başını koyacak...
Oysa hiçbir omuz yoktur yakınlarda kendi omuzundan başka...
Kafandaki ağırlığı atmaktır tek isteğin; kafanı kendi omuzuna koymaksa daha da yorar boynunu, ve daha da zorlaşır sabah başın dik uyanıvermek...

Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, bağırmak, haykırmak istersin delicesine...
Oysa seni duyabilecek kadar yakın birini hissedebilsen tam o anda, fısıldamak dahi yeterli olurdu birkaç sözcüğü...
Ve tam o anda, en yakın dahi çığlıklarının ulaşabileceği yerden bile uzakta...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, çıkmak, yürümek istersin şehrin sokaklarında...
Hiç düşünmeden, hiç hissetmeden yürümek...
Adımlar acı vermeye başlar sayıları çoğaldıkça, rastladığın her yüz yabancıdır çünkü...
Rastladığın her yüz uzaktır, yakınından da geçse uzağından da...

Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, evine, odana sığınırsın ve kalemin seni çağırır olmadık bir saatte...
Kelimeler yalnızlığını döker masum kağıtlara ve kağıtlarda dolaşan gözlerin yine ıslanmaya başlar kuru kuru...
Sabah olduğunda, yazıları yalnızlıkla birlikte kilitli çekmecelere saklamak vaktidir...
Oysa gece yine gelecek, ertesi gece olmasa bile...

Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, gözyalarını öpebilecek, omuzu omuzundan daha yakında, dile getirilmemiş fısıltılarını dahi duyabilecek ve yazılmamış kelimeleri dahi okuyabilecek birini ararsın kuru gözlerinle...
Oysa ufuğu bulandıracak kadar ıslaktırlar hala, bakarsın da göremezsin...

Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki...
Bazen o kadar yalnız hissedersin...
Bazen o kadar yalnız...
Bazen o kadar...
Bazen o...
Bazen sen...
Bazen ben...
Bazen...

25 Kasım 2008 Salı

GARİP HALLERİM???

Canım arkadaşım Sude ve Buse'nin annesi sobelemiş beni. Bende hemen yazayım dedim geciktirmeden.
Konumuz '' Garip Hallerimiz''...

**** Karşımda cakkıdı cakkıdı sakız çiğnenmesinden nefret ederim. Hele ki o sakız patlatılıyorsa çok sinirlenirim. Ve karşımdaki o sakızı çıkarana kadar konuşurum.

**** Evde temizlik yaparken ayağımın altında dolanılmasından hoşlanmam. Özellikle yerleri siliyorsam asla sildiğim yere bastırmam. Sildiğim odanın kapısını kapatırım :)

**** Ders çalışırken odam dağınıksa, tozluysa asla ders çalışamam.

**** Mesleğim icabı sanırım biraz bağırarak konuşurum. Annem çoğu zaman kızım sınıfta değilsin diye hatırlatır :)

**** Bu yaşa geldim ama oyuncak tutkum devam etmekte :) Tweety hastasıyım :)

**** Karşımda biri ağlarsa bende hemen ağlarım.

**** Biryere giderken yada işe giderken tüm makyajımı yaparım (Özellikle göz makyajı çok önemlidir benim için) ama en önemlisi ruj sürmeyi çoğu zaman unuturum :)

**** Fazla ışıktan hoşlanmam. Başıma ağrılar girer. Loş ışık çoğu zaman tercihimdir. Özellikle mum ışıkları.

**** Gece tırnak kesmem, gece rüya anlatmam :)

**** Rengarenk kalem hastasıyım. Aldıkça alırım ama kullanmaya kıyamam :)

**** Yeşil biberin ucunu asla yemem. Bu huyum annemden geçmiş bana :)

**** Biraz fazla plancıyım. Ertesi günün planını yapar öyle uyurum. İşe giderken giyeceğim şeyi bile önceden düşünürüm :)


İşte böyle garip hallerim vardır benim :))
Bende merak etmekteyim acaba
Mehtap'cığımın garip halleri neymiş.

SEVGİYLE KALIN HEPİNİZ...

24 Kasım 2008 Pazartesi

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜMÜZ

Merhabalar, bugün yağmurlu bir Adana sabahına uyandık yeniden. Bizim günümüzdü bugün ve canım öğrencilerim beni çiçeklere boğdular. Çok seviyorum hepsini yaa. Meğer ne çok seviyormuş onlarda beni. Çok duygulandım inanın.
Cimri kurucumuz bizlere sadece pasta süprizi yaptı. Biz yemeğe çıkarmasını bekliyorduk ama maalesef kuruma gelip kutlamadı bile. İşte pastamız...

Ve canım öğrencilerimden gelen çiçeklerim:)

Öğrenci velimin bana işlediği hediye kaşkolum... Çok beğendim ben.

Birde öğrencim küpe almış bana çok şık ama iş yerinde dolabımda unuttum o yüzden resmini çekemedim.
Eski öğrencilerimde hep tlfla aradılar. Çok mutlu oldum. Unutmamışlar beni. Sabah Mutlum Umutlumun msjını aldım. Çok teşekkür ederim canım. Çok mutlu ettin beni. Elçinciğimden gelen güzel kutlama maili içinde teşekkür ederim. Ve sizlerden gelen güzel yorumlarada çok çok teşekkürler.
İş çıkışı yemeğe gidecektik öğretmen arkadaşlarla. Ama çok fena yağmur bastırdı ve biz daha sonraya erteledik. Yeterinde kalori aldık bugün. O gördüğünüz pastadan koskocaman bir dilim yedim :))) SUÇLUYUMMM :)
Benden bu kadar.
Hepiniz sevgiyle ve mutlu kalın...

23 Kasım 2008 Pazar

HAFTA SONUNDAN KESİTLER ve ÖĞRETMENLER GÜNÜ


Merhaba dostlarım, bir hafta sonunu daha geride bırakmış bulunmaktayız. Bu hafta sonu nasıl geçti anlamadım. Hiç dinlenemedim. Hafta içi iş yerinde öğrencilerimin verdiği yorgunluk, hafta sonu ise kurs.

KPSS kursuna başladım. Ama öyle tam değil. Nasıl oluyor derseniz. Kursun kurucusunun oğlu benim öğrencim. Velimiz dedi ki istediğin zaman dersleri gelip dinleyebilirsin. Benimde eksik olduğum başımın belası ders olan Tarih ve Coğrafya derslerini dinliyorum haftada toplam 4 saat.
Adana’da 2 gündür çok yağmur var. Özlemişim yağmuru. Ama zaten hüzünlüyüm bu yağmur daha da bir hüzünlendirdi beni.
Şu sıralar çok dalgınım. Dün kurs çıkışı arkadaşımla alışveriş yaptık. Bir kozmetik mağazasına girip bir şeyler aldım. Parasını ödedim ve çıktım. Yaklaşık iki sokak gittik ve aldıklarımı almadan çıktığımı fark ettim. Geri döndüm tabi bu yağmurda. Mağazadakilerin arkamdan güldüğüne eminim. Arkadaşımda az dalga geçmedi. Nerde aklın nerdeee dedi :) Bende dedim ki çok uzaklarda :)
Alışveriş bittikten sonra bir kahve içelim dedik. Ve bir cafeye girdik. Bir güzel Türk kahvelerimizi sipariş ettik. Sonra garson dedi ki ‘’kahve falıda ister misiniz’’. Biz şaşırdık vee neden olmasın dedik :)
Meğersem ünlüymüş orada kahve falı bakan kadın. Neyse kahvelerimizi içtik ve kadın geldi masamıza oturdu. Fallarımıza baktı. Valla ne yalan söyleyeyim çoğu şeyi bildi. Ama kadını sevmedik biz yine de. Ne demişler fala inanma falsızda kalma :)
Bugün öğlende kursa gittim aslında 2 saat için bu yağmurda gitmeye çok üşendim ama gittim işte.
Gece rüyamda gördüklerim aynen çıktı diyebilirim. Dün beklediğim ama alamadığım haberi bugün sabah aldım çok şükür. Aklım sürekli oralarda ama yapacak bir şey yok.
Yarın bizim günümüz. Yani ÖĞRETMENLER GÜNÜ. Tüm meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum.
Kurumumuz bize bir sürpriz hazırlıyormuş yarın için onun haberini aldık. Bakalım nasıl bir gün olacak.

HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN. İYİ HAFTALAR DİLİYORUM SİZLERE.

18 Kasım 2008 Salı

GİTME...

Sabah saat 07.30 şehrin en yüksek binalarının birinin tepesindeyim, şehir akıyor, şehir bağırıyor, şehir uyanıyor.Sesler ve gürültü birbirine karışmış halde dahi olsa, o sesi duyuyorum. Kapatıyorum gözlerimi, sanki gözlerimi kapattığımda kulaklarımda duymayacakmış sanıyorum ki, ne saçma!
O sesi duyuyorum...


Gidiyor... Gidiyor...

Sanki bir toprağın üzerinde kalan su birikintisinin sessizce ama bakan gözlerin göreceği gibi, sessizce çekilir gibi, varken, birden yok olduğunu görür gibi, suyun yok oluşunu, görür gibi... Gidişini görüyorum ve öyle bir gürültü ile gidiyor ki...

Şehir yıkılıyor, bulutlar seyrusefer hallerini bırakmış da birbilerine doğru ilerliyorlar, çarpışıyorlar, gök deliniyor, her yer kapkara, yer yarılıyor sanki, gökyüzü ağlıyor, bulutlar bağırıyor, şehir akmayı kesmiş, tek bir canlı kıpırdamıyor gök yüzü ağlıyor ben ağlıyorum tüm sesler bir oluyor ve bağırıyor arkasından;

Gitme...
Olduğum yere çöküyorum, elimdeki kahve fincanından bir yudum alırken, fincanın kapkaranlık dibinde, gözlerimi görüyorum. Benim zavallı gözlerim... Sanki bana ait değiller, oldukları yere sığamayacak kadar büyümüşler, etrafında çizgi çizgi halkalar var, fincanı olduğu halde tutuyorum, kendi gözlerimle, kendi gözlerimi seyrediyorum... Kirpiklerimin başladığı yer sızlıyor, kapatıyorum ve öylece kalmak istiyorum ama olmuyor kalamam! Çünkü o gidiyor...

Gitme...
Ellerim buz gibi, kulaklarım tıkanmış halde, sanki içinden hiç bilmediğim bir yaratık çıkacakmış gibi, kulak zarımı zorlayan bir şeyler oluyor...
Kaybetmek böyle bir şey mi?
Çok uzaklara gidiyor ve bekle beni diyor...

17 Kasım 2008 Pazartesi

MUTLU YILLAR GÖKKUŞAĞIM


Bu Gün Dünyayı İstediğin Bir Renge Boya.
Rengârenk Batan Günü Al Karşına.
Bir Renk, de Kendinden Kat.
Çocuklar Gibi Saf, Temiz ve Berrak.
Kapat Gözlerini Bir Hikâye Yarat.
Vazgeçme Hissedilir ..
Biraz, da Sıcaklığını Kat.
Kalbinde, ki Elleri Bırakma Sıkıca Tut.
Çünkü Varlıktır Sevgiye En Güzel Kanıt.
Yalnızlığın Saltanatını Sür ,
Sür Ama Birikmiş Sevginden , Herkese Bir Parça Ver .
Bir Tebrik , Bir Arama Bin Umuttur İnsana ..
Mutlu Yıllar , Mutlu Yıllar Sana canım arkadaşım GÖKKUŞAĞIM...

14 Kasım 2008 Cuma

MİMLENDİM ''ÇANTAMDA NELER VARMIŞ BAKALIM''

Merhaba canım dostlarım, sevgili dostum HtC 'ciğim beni mimlemiş. Konumuz ise çantamızda neler olduğu.
Benim çantamda yok yoktur :) İki çanta taşıyorum biri normal çantam biri de işe giderken kullandığım evrak çantam.

Çantam oldukça büyüktür. Küçük çanta sevmem hiç. Kullanamam yani. Anca sığıyor eşyalarım çünkü. Eşyalarımı çok rahat bulurum ama çantamın içerisinde çok düzenlidir. İçindeki herşeyin ayrı bir çantası vardır. Mp3 çalarımın, makyaj malzemelerimin falan. Evet işte çantamın içindekilerin resmi :)

Cüzdanım, bozuk para cüzdanım, otobüs kartım, güneş gözlüğüm, fotoğraf makinam, Mp3 çalarım, el kremim ( ellerimin kurumasından nefret ederim), rujum, kolonyalı mendilim, toka, ev anahtarım, iş yerindeki dolap anahtarım,deodorantım, 2 tlf ve küçük bir çantam var (içinde mendil ve vs. var işte :)), ilaç (ağrı kesici, mide ilacı), first çilekli sakız (aslında hiç sakız sevmem ama yinede var işte :) )

Birde çantamda şirinmi şirin bir kalemliğim var. Görünce güleceksiniz ama çok sevdiğim bir arkadaşım hediye etti iş yerinde. Çok sevdim :)

Ve o şirin şeyin içindeki rengarenk kalemlerim :) Kalem hastasıyım ben.

Tabi bunlar için büyük bir çanta gerekiyor dimi yani. Haksızmıyım. Ama bavul kadarda değil yani :))

Bende canım arkadaşlarım Lola'nın ve Aylin'ciğimin çantalarında neler varmış soruyorum. Kolay gelsin canlarım.

SEVGİYLE KALIN HEPİNİZ...

11 Kasım 2008 Salı

KARANLIĞIN SONUNDA Kİ IŞIĞIM...

Karanlığın sonunda ki küçük ışığıma yaklaşıyorum ???

Sağlam adımlarla ilerliyorum.
Işığım umut dolu, ışığım sevgi dolu.
Yakalamak istiyorum biran önce.
Ne o biri yardım mı ediyor o ışığı tutmama.
Sıcacık bakışıyla beni çağırıyor karanlığın sonunda ki ışığa.
Elini de uzatmış beni bekliyor gülümseyerek.
Gülümsüyorum bende...
Ve sanırım bu kez doğru karar diyorum.
Adımlarım hızlanıyor ama çok korkuyorum.
Yavaş ve sağlam ilerlemeliyim diyorum.
Ama ışığımın hep benimle olacağını biliyorum uzaklara gidecek olsa da...
Ne olur ışığım hiç sönme bu defa...
*********************
Muhabbet Çiçeği
11.11.2008

9 Kasım 2008 Pazar

10 KASIM ATAMIZA SAYGI


ATATÜRK DİYOR Kİ;
Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.
Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

M. Kemal Atatürk
ATAM SENİ SAYGIYLA VE SEVGİYLE ANIYORUZ VE ARIYORUZ...

7 Kasım 2008 Cuma

NEDEN BLOG YAZIYORUM ???

Canım arkadaşım Mehtap'cım beni bu konuda sobelemiş.Hemen yazamadım özür dilerim canım çok yoğun bir haftaydı çünkü. Öğrencilerim nefes aldırmadı.
Başka bir yazımda anlatacağım bu geçtiğimiz haftayı.
Hafta sonuna girerken hemen boşluk buldum ve yazmaya koyuldum.

Blogum hayatımda 1 yıl içinde büyük bir yer edindi. Tam 30.10.2007 tarihinde Merhaba diye başlamışım yazılarıma. Canım ablam çok öncelerden diyordu senide blog alemine üye yapayım diye. Ama her defasında ne yazacağım ki diyordum.
Ama sonunda ikna etti ve karar verdim. İyi ki de Merhaba dedim bu dünyaya.

Neden yazıyorum sorusuna vereceğim cevabım ise;

Paylaşmayı seviyorum. Ve sayfamda da kullandığım bir söz var ki hep ona inandım.

''Mutluluk ikiz olarak doğar. Onu tatmanın tek bir çaresi vardır o da paylaşmaktır...''
Burada sizlerle birçok şeyimi paylaşıyorum. Yeri geldi hayatımda ki mutluluklarımı, yeri geldi hüzünlerimi.
Burada birçok dostluklar edindim. Sizlerin yazılarını okurken kimi zaman güldüm, kimi zaman ağladım, kimi zaman ise çok yararlandım. Blog dünyasını seviyorum. Günümün stersini burada atabiliyorum. İlerde bu yazdıklarımın benim için ve sevdiklerim için bir hatıra olacağına inanıyorum.

Blog kapatıldığında o kadar üzüldüm ki. Büyük bir boşluk hissettim hayatımda.
Umarım böyle talihsizlikler birdaha olmaz diyorum.

VE DİYORUM Kİ İYİ Kİ VARSINIZ...


Bende sevgili arkadaşım Sude ve Buse'nin Annesini sobeliyorum bu konuda. Senin için anlamlı bir sobe olduğunu düşünüyorum canım.

HEPİNİZ SEVGİYLE KALIN...

2 Kasım 2008 Pazar

PAZAR GÜNÜM

Merhaba herkese. Biraz yorucu ama güzel bir pazar geçirdim. Sabah erkenden kalkıp Mersin'e ablama gitmek için tren garına gittim. Annemle babam 1 haftadır ordaydı. Bugün piknik yapmaya karar verilince gitmem için çok ısrar ettiler.

Sabah erkenden çıktım yola. Beni gardan karşıladılar ve yola çıktık. Plan Gözneden sonraki yayla taraflarına gitmekti. Bayağı bir gittik virajlı yollardan. Beni bazen yol tuttuğu için hemen canım ablam ilaç verdi bana. Uygun bir yer bulduk ve çok güzel bir piknik yaptık. Çok da üşüdük. Şehirde sıcaktan terlerken oralarda üşümekten zor yemek yedik. Canım yeğenim o kadar üşüdü ki birara ellerini kotumun cebine sokuşturuyordu :) Tedarikli gitmiştik tabi ceketler almıştık yanımıza ama yinede çok üşüdüm ben :)

Yemek yerken arılar bizi rahat bırakmadı. Et kokusunu duyan arılar resmen üzerimize üşüştüler. Et yiyen arı hiç görmemiştim :)
Resmen et kokusuna geliyor ve yiyorlar yaa. Sürekli arı kış kışlamaktan bir hal olduk hepimiz:) Elimdeki dürümüme saldırdı birara. Ben onları kovmaya çalışırken sanırım komik hareketler yaptım ki eniştem gülüp karatemi yapıyorsun dedi :))
Uzaktan biri bizi izlese çok komik gözüktüğümüze eminim o an :)

Piknik dönüşü beni yeniden gara bıraktılar. Ve ben eve döndüm. Yarın iş başı çünkü. Sabah Adana'ya dönüp direk işe gidecektim ama işe geç kalmamak için bugünden döndüm. Pek hasret gideremedik ama ne yapalım. Birdaha cumartesiden giderim artık.
Çok güzel bir hafta sonu oldu benim için her anlamda.
Dilerim sizin içinde güzel bir hafta sonu geçmiştir.

HERKESE İYİ BİR HAFTA DİLİYORUM.
SEVGİYLE KALIN...