7 Mart 2010 Pazar

ÖZLEDİM HEMDE ÇOKKKK...

ozlmkli11.jpg
Özledim. Hem de çok…
Gözlerini, sözlerini, gülüşünü, ses tonunu, kokunu, dokunuşunu, seni, sana ait olan her şeyi…
Özlediiiiiiimmm. Hem de çok…
Öyle böyle değil...
Özlemin çekiştiriyor saç diplerimden!
Zaman duruyor özlerken seni.
Akreple yelkovana düşman oluyorum.
Kelimelere dökemiyorum, cümlelere sığdıramıyorum.
Çaresiz bırakıyor, boğazı düğüm düğüm yapıyor.
Gözleri yakıyor, uykulardan uyandırıyor ansızın.
Anlatılmaz bir duygu bu.
Elde olmadan yaşanan karmaşık duyguların sonucunda ortaya çıkan…
Azalmayan, azalacağı yerde daha da artan…
Hasret bana göre değil asla. Özlemin, içimde seni büyütüyor geçen her dakika.
Dağlar delip, yollar aşıp gelmek, sana sarılmak istiyorum. Doyasıya yaşamak için seni.
Ama olmuyor, ol-mu-yor.
Olmuyoooooooooooooor…
Tadı yok da, adı ne bunun şimdi?
Kalbime, ruhuma büyük bir eziyet.
Çok severken, çok özlemek…
Reva mı bu?
Penceremde, ekmek kırıntıları verdiğim kuşlar bile nasıl alışmışlar sana. Seni soruyorlar sanki bana, cama vurup… Onlar da arıyorlar sanki seni…
Ben arıyorum seni, dayanamıyorum da sensizliğe, kuşlar aramış çok mu?
Dayanamıyorum yokluğuna, özlemine.
‘Gel’ diye haykırıyorum, kalbimin çığlıkları eşliğinde.
Bir gün, bir an gelecek… O gün, o an gelecek…
Kavuşacağız.
Kavuştuğumuz zaman aşkımızın, sarılışımızın sıcaklığı karşısında, özlemin buz tutacağı o anı düşünüyorum da…
O an yeniden başlayacak hayat.
Yeniden başlayacak aşk.
Mevsim zemheri olsa bile içimiz, kalbimiz ısınacak her şeyden önce.

Vuslatın doruklarında, dans edeceğiz menevişlerde.
Hasreti dindireceğiz öpüşlerimizle.
Elimizle tutacağız yıldızları.
Mutluluktan uçacağız, hem de bulutları bile geride bırakarak…
Yeni bir renk daha ekleyeceğiz gökkuşağındaki yedi rengin yanına.

Bu rengin adı da ‘AŞK’ olacak.
Dillere düşecek, bizim sevdamız konuşulacak.
Leyla – Mecnun aşkı unutulacak!
Ama bunların hepsi, bir araya geldiğimiz, fonda şarap rengi güllerin olduğu, ellerimizin, tenimizin, ruhumuzun birbirine değdiği anda, kalplerimizin duyguları okuduğu, sözlerin yetersiz kalıp da gözlerimizin konuştuğu, mehtabın bize eşlik ettiği anda gerçekleşecek.
Geldiğinde…
Anılarınla, hayalinle avunuyorum, resimlerini öpüyorum.
Fotoğraflarındaki yıldız gözlerinle, çocuksu gülüşünle oyalanıyorum şimdi.
Kapım çalsa…
Hemen şimdi…
Açsam…
Karşımda sen…
Elinde güllerle…
Sarılsak…
Kapım çalıyor.
Yoksa…

6 yorum:

cansudere dedi ki...

ayrılık olmasa ...
keşke özlem hiç olmasa...
sevdiklerim yanımda olsa...
çok çok borcum olsa....
yinede ayrılıklar olmasa...
kapım çalsa gerçekten....
elinde hiç bişey olmadan gelse...
gözüne baksam...
sımsıkı sarılsam...
senı çok özledim diyebilsem...
keşke ayrılıklar ,hasretlar olmasa
offfffffffffff
canım çok güzel bir yazı
sevgiler....

Miskokulu Lezzetler dedi ki...

Muhabbet çiçeği yine senlik bir yazı eline yüreğine sağlık. Ayrılıklar uzun sürmesin, özlemler yürek yakmasın....Sevgiler.

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Cansucum, ne güzel yazmışsın sende.Çok beğendim. Özlemek çok özel hemde bazen çok acı gerçekten. Sevgiler canımç

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Minecim, sağol canım. Hasret sende özlenirsen biryere kadar dayanma gücü veriyor insana . Yeterli sürekli ayrılıklar olmasın. Sevgiler.

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

"Özlem" ne kadsar özlem kokan bir duygu değil mi?
Çok güzeldi.
Sevgilerimle...

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Özlem o kadar güzel hemde bazen acı verici ki. Çok özlüyorsun ama göremiyorsun. Sevgiler canım.